26 Mart 2011 Cumartesi

Katı gıdalarla beslenen bebek obez oluyor

Anne sütünün hem anne hem de bebek için yararlı olduğunu ifade eden uzmanlar, katı gıdalarla beslenen çocuklarda obezite riskinin 6 kat arttığını belirtiyor.

Toplum Sağlığı Araştırma ve Geliştirme Merkezi Müdürü Prof. Dr. Nazmi Zengin, ABD’de Harvard Üniversitesi tarafından Boston Çocuk Hastanesiyle ortaklaşa yapılan bir araştırmada, anne sütü yerine mama ile beslenirken 4 aylık olmadan önce katı gıdalar verilmeye başlanan bebeklerde 3 yaşına geldiklerinde obezite görülme riskinin 6 kat arttığının tespit edildiğini söyledi.

Anne sütünün hastalıkları azalttığını, herhangi bir nedenle hastalık olduğunda iyileşmesini desteklediğini ifade eden Zengin, “Annelere 2 yaş dolana kadar bebeklerini emzirmeleri önerilir. Dünya Sağlık Örgütü 6 aylık olana kadar bebeklere sadece anne sütü verilmesini öneriyor. Bu süre içinde verilmesi gereken tek destek demir ve D vitaminidir” dedi.

Anne sütünün bebekler için mükemmel bir gıda olmasının yanı sıra aynı zamanda onlar için bağışıklık sistemini güçlendiren bir aşı gibi de işlev gördüğünü dile getiren Zengin, anne sütü emen bebeğin daha az hastalandığını, anne sütünün ishalli hastalıklara, solunum yolu enfeksiyonlarına, orta kulak iltihabına, şeker ve astım gibi hastalıklara karşı bebeği koruduğunu bildirdi.

Katı gıdalar verilen bebeklerde obezite görülme riski artıyor

Zengin, kısa süre önce de Boston Çocuk Hastanesi ve Harvard Üniversitesi’nce bebekler üzerinde yapılan araştırmanın sonuçlarının da anne sütünün önemini bir kez daha ortaya koyduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

“Harvard Üniversitesi tarafından Boston Çocuk Hastanesiyle ortaklaşa yapılan araştırmada, anne sütü yerine mama ile beslenirken 4 aylık olmadan önce katı gıdalar verilmeye başlanan bebeklerde 3 yaşına geldiklerinde obezite görülme riskinin 6 kat arttığı tespit edildi. Bugün bazı anneler 4 ay dolmadan patates, elma, armut gibi katı gıdaları ezerek bebeklerine veriyor. Bu bebeklerin gelişimi için oldukça zararlı. Sussanna Huh ve arkadaşlarınca 847 çocuk üzerinde yapılan araştırma, anne sütünün bebeklerin sağlığı için ne denli vazgeçilmez bir madde olduğunu açıkça ortaya koyuyor.”

Emzirmenin anneye de çok sayıda yararı olduğunu dile getiren Zengin, emzirmenin oksitosin hormonunu uyardığından doğumdan sonra rahmin toparlanmasının ve emziren annelerin doğum öncesi aldıkları kiloları vermelerinin daha kolay olduğunun belirlendiğini belirtti.

Emzirme, annede depresyon görülme riskini de azaltıyor

Doğum sonrası depresyonun da kadınlarda görülen ve onların en büyük hazzı olan annelik duygusunu yaşamalarını gölgeleyen bir hastalık olduğunu anlatan Zengin, emziren annelerde doğum sonrası depresyon ile meme ve yumurtalık kanserlerinin daha az görüldüğünü dile getirdi.

Zengin, hazır mamaların hem ekonomik hem de sağlık bakımından zararlı olduğunu, bu mamalarda anne sütünde bulunan besinlerin, vitaminlerin ve bağışıklığı güçlendiren maddelerin bir arada bulunmasının mümkün olmadığını sözlerine ekledi.

Bebeğim neden kusuyor?

Uzmanlar, bebeklerde görülen fışkırır tarzda kusmanın çok sallama veya çok süt emme gibi nedenlere bağlanıp ciddiye alınmadığına fakat bu durumun altında yatan nedenin mutlaka araştırılması gerektiğine dikkat çekiyor.

“Çok kucağımıza aldık ondandır” ya da “Fazla süt emdiği için oldu” diyerek çoğunlukla bebeklerde önemsenmeyen kusmalar bazen çok sinsi bir hastalığın habercisi olabilir.

Uz. Dr. Gökçe Günbey Elemen, bebeklerde kusma nedenleri hakkında bilgi verdi ve anne – babalara tavsiyelerde bulundu.

Yaşamın ilk haftalarında kusma yoğun olabilir

Kusma mide içeriğinin ağızdan çıkarılması eylemidir. Bebeklerde çok sık görülen kusma, altta yatan bir hastalığın habercisi olabildiği gibi normal ve geçici bir durum da olabilir.

Özellikle yaşamın ilk haftalarında bebekler beslendikten sonra ağız dolusu kusabilirler. Halk arasında fazlasını çıkartma olarak da bilinen bu durum geçicidir, bebek büyüdükçe sıklığı azalır ve ilk 6 ay içinde genellikle kaybolur. Bebeğin kilo almasını engellemediği sürece bu kusmalar normal kabul edilebilir.

Yanlış beslenme tekniği de önemli nedenler arasında

Bebeklerde hiçbir nedene bağlı olmadan, sadece yanlış beslenme tekniğine bağlı kusmalara da sık rastlanmaktadır. Özellikle biberon ile beslenen bebeklerde, bebeğin beslenirken hava yutmasına bağlı olarak midenin gerilmesi, kusmaya yol açabilmektedir.

Ayrıca çok büyük biberon delikleri de mama veya anne sütünün bebeğin ağzına kısa sürede ve fazla miktarda dolmasına yol açar. Bebek aynı hızda yutamayacağı için de bu durum kusma ile sonuçlanabilir. Ayrıca aşırı beslenme ve beslendikten sonra bebeğin aşırı hareketi kusmaya yol açabilen diğer nedenlerdir.

Bebeklerde reflüye dikkat!

Mide içeriğinin yemek borusuna kaçmasına Gastro Özofageal Reflü denmektedir. Erken doğan bebeklerde daha sık olmakla birlikte, zamanında doğan bebeklerde de görülebilir. Mide ile yemek borusunun birleştiği yerde kas dokusundan oluşan bir sfinkter bulunmaktadır. Normalde bu bölge gıdalar mideye indikten sonra kasılarak gıdanın tekrar yemek borusuna dönmesini engeller. Bazı bebeklerde buradaki kas dokusu gevşektir ve gıdanın tekrar geriye kaçmasına neden olmaktadır. Gastro Özofageal Reflü, fizyolojik ve geçici olabildiği gibi dirençli ve inatçı kusmalara ve kilo alamamaya yol açacak kadar ciddi de olabilmektedir.

Hafif vakalarda az miktarlar ile ve sık sık beslenme, beslendikten sonra bebeği 30 derecelik yarı oturur pozisyonda 15-20 dakika bekletme ve sağ yan pozisyonda yatırma, tedavide yeterli olabilmektedir. İnatçı ve bebeğin kilo almasını engelleyen kusmalarda, özellikle kusmanın akciğerlere de kaçarak solunum problemlerine yol açtığı durumlarda ilaç tedavisi ve nadiren cerrahi tedavi gerekebilmektedir.

Bebeğiniz fışkırır tarzda kusuyorsa mutlaka doktora başvurun

Bebeklerde özellikle ilk 24-36 saatte görülen şiddetli kusmalar sindirim sisteminde bir tıkanıklık ile ilgili olabilmektedir. En sık nedenler:

- Bağırsak tıkanıklığı veya darlıkları,

- Yemek borusunun mideye bağlanan ucunun kapalı olması (özofagus atrezisi),

- Bağırsağın belli bir bölümünün gelişmemiş olması,

- Karın organlarının göğüs kafesi içine fıtıklaşması

Sayılan bu durumlar acil doktora başvurmayı gerektiren kusma nedenleridir ve tedavi çoğunlukla cerrahidir. Ayrıca genellikle 2-3. haftadan sonra başlayan kusmalar mide alt ucundaki darlığı (pilor stenozu) düşündürür ve tedavisi yine cerrahidir.

Doğuştan gelen metabolik hastalıklar (fenilketonüri gibi.), inek sütü alerjisi ve enfeksiyonlar da bebeklerde diğer kusma nedenleri arasında sayılabilmektedir.

Bebeklik ve çocukluk döneminde kusma normal bir bulgu olabildiği gibi birçok hastalığın da habercisi olabilmektedir. Aileler kusmayı önemsiz bir durum olarak görmemeli ve mutlaka doktora başvurmalıdır.

Kusmanın ortadan kaldırılması sadece geçici bir çözüm olabilir ve asla yeterli değildir, önemli olan kusmaya yol açan asıl nedeni bulabilmek ve onu tedavi etmektir.

25 Mart 2011 Cuma

Erkek bebeklerde prematüre riski fazla

Uzmanlar tarafından yapılan bir araştırma, erkek bebeklerin kızlara oranla daha fazla prematüre doğma ve doğum sırasında komplikasyon yaşama riskinin bulunduğunu ortaya çıkardı.

Tel Aviv yakınlarındaki Petah Tikva’da bulunan Beilinson hastanesinde 10 yıl süreyle 64 bin doğum üzerinde yapılan araştırmaya göre erkek bebeklerdeki erken doğum oranı, kız bebeklere göre yüzde 70 daha fazla.

Erkek bebek dünyaya getiren anneler, kız bebek getirenlere oranla yüzde 10 daha fazla sezaryenle doğum yapıyor.

Ayrıca erkek bebeklerin, kız bebeklere göre doğum sırasında yüzde 50 daha fazla komplikasyon yaşadığı gözlendi.

Erkek bebeklerin, gebelik sırasında kızlardan daha büyük oldukları da tespit edildi.

Araştırmacılar, farklılıkların hormonal farklılıklardan kaynaklandığını düşünüyorlar.

Zayıf doğan bebeklerde diyabet riski

Bebeklerin düşük kilolu doğmasına ve daha sonra şeker hastalığı geliştirmesine genetik bağlantılar bulan bilim adamları, araştırmanın düşük kilolu doğan bebekler ile şeker hastalığı arasındaki genetik bağlantıyı ortaya çıkaran ilk güçlü delil olması bakımından önemli olduğunu belirtti.

İngiltere’deki Oxford Üniversitesinden Mark McCarthy’nin başkanlığında, İngiliz, Hollandalı, Finlandiyalı ve Amerikan bilim adamlarınca yapılan ve Nature Genetics adlı bilimsel dergide yayımlanan araştırma, düşük kilolu doğan bebeklerde şeker hastalığına yakalanma oranlarının neden arttığını açıklamaya da yardımcı olacak.

Hamilelik ve doğum üzerine geçmişte yapılan 19 araştırmaya katılan 38 bin Avrupalıyı analiz eden bilim adamları, 2 genetik varyantın bebeklerin doğum sırasındaki ağırlıklarıyla ilişkili olduğunu ve bu genetik varyantlardan biri olan ADCY5′in, 2. tip şeker hastalığıyla bağlantısını ortaya koydu.

Bilim adamları ADCY5 adlı genetik varyantın ‘riskli kopyalarını” taşıyan kişilerde şeker hastalığına yakalanma riskinin, 2 adet “riskli olmayan kopyaları” taşıyan kişilere oranla yüzde 25 daha fazla olduğunu buldu.

Bebeklerin doğum ağırlıklarıyla ilgili bulgularının şaşırtıcı olduğunu belirten araştırma ekibin başkanı McCarthy bilimsel dergide yer alan yazısında, “Genlerin, bebeklerin doğumdaki ağırlıkları gibi pek çok güçlü çevresel faktörlerle bağlantılı bir konuda, böylesine güçlü bir etkisinin bulunduğunu görmek çok şaşırtıcıydı” ifadelerini kullandı.

Araştırma ekibinde yer alan, İngiltere’nin güneyindeki “Peninsula Medical School” adlı tıp okulundan Rachel Freathy de konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Bebeklerin doğumdaki ağırlıklarının ne oranda çevresel faktörler ve ne oranda genlerimizle bağlantılı olduğunu belirlemek bizim için çok önemli. Çünkü bu bize hastalıkları önlemek için ne yönde çaba göstermemiz konusuna bilgi verecek” dedi.

20 Mart 2011 Pazar

12. Ay Gelişimi

Bebeğinizin o bitmez tükenmez enerjisini gördüğünüzde, onun hastaneden eve getirdiğiniz ufacık yaratık olduğuna inanamazsınız. Artık “kendi olma bilinci” çok gelişmiştir. Yani artık kendini “farklı” bir insan olarak görmekte ve boyunu, ihtiyaçlarını ve isteklerini net olarak bilmektedir.Yaklaşık her beş bebekten üçü 12. ayda yürümeye başlar, ancak bunun bir genelleme olduğunu unutmamak gerekir. Onikinci ay sonunda bebeğinizin ayakta desteksiz durabilmesi, ancak yürümeye hazır olmaması da normal bir gelişim sayılır.Bebeğin ilk adımları genelde düşmeyle sonuçlanır; bu zamanlarda bebeğe sarılmak ve hiçbir şey olmadığını yumuşakça anlatmak onu tekrar yürümesi için cesaretlendirecektir. Düştükten sonra canının yanmasından çok, başarısız olduğu için ağlar. Bu yüzden yanına koşup endişenizi ona gösterirseniz, düştüğü için daha çok üzülecektir.

Bebeğinizin, ayaklandıktan sonra bile emeklemeye devam etmesi sizi endişelendirmemelidir. Yürümeye yeni başlayanlar, emekleyerek istedikleri yere ulaşmaları daha kolay olduğundan bir süre daha emeklemeyi tercih edebilirler.

Zaman içerisinde bebek yürüme işlevinin tüm mekaniğini anlayacaktır. Makul bir güvenle, düz bir hat üzerinde yürüyebildiği zaman, köşeleri nasıl döneceğini veya düşmeden, kendi isteğiyle nasıl duracağını keşfedecektir. Hareketli bir bebek oyun parkından veya yatağından tırmanabilir ve bu tehlikeli bir biçimde düşme riskini arttırır. Bebeğiniz tırmanmayı çok seviyorsa, karyolasının bir tarafını biraz aşağı indirebilirsiniz, böylelikle daha rahat içeri girer veya dışarı çıkar, ancak odayı olası tehlikelerden arındırmalısınız.

Bebeğiniz kaşık veya çatalı çok iyi kullanmasa da kendi kendine yemek yiyebilir. Uygun zamanlarda elleriyle yemek yemesine izin verin ve yaptığı dağınıklığı hoş görün. Genelde, ebeveyn yemek yedirdiğinde, bebeğin zorlandığını düşünür ve aslında o yemeği sevse bile reddedebilir.

Bu dönemde bebeğiniz, biraz daha hareketlendiğinden, kilo alması yavaşlar. Gün içinde tek öğün yiyip, birkaç yiyecek dışında önüne sunulan her şeyi reddedebilir. Az yediğini düşünmenizin bir nedeni de sindirim sisteminin artık yemekleri eskisinden daha etkili bir biçimde sindirmesidir. Yemek yeme alışkanlıklarının yanı sıra yemek tercihleri de bu dönemde oldukça belirginleşir. Aniden bebeğiniz çok sevdiği muzu reddedip her öğün elma yemek isteyebilir. Bu tamamen normaldir.

Bu dönemdeki bebeklerin gün içinde en az bir kez dinlenmeye, yani uykuya ihtiyaçları vardır. Genelde uyku için en iyi zaman öğle yemeğinden hemen sonra olmakla birlikte, bu her zaman gerçekleşemeyebilir. Kendi düzeninize ya da onunkine uygun olarak, bebeğinizi farklı zamanlarda uyumaya teşvik edebilirsiniz.

Bu ayın başında bebeğiniz, gündelik eylemleri ile ilgili ona söyleyeceğiniz pek çok şeyi anlar. Bu ay sonunda bir iki kelimeyi kendine özgü bir şekilde söyleyebilir.Bebek hala uzanabildiği her şeyi anlamaya ve öğrenmeye çalışmaktadır. Eline aldığı her şey kurcalanmalı, sallanmalı ve yere atılmalıdır. Işığı açıp kapamak ise en heyecan verici oyunlardan birisidir. Hareket eden hemen her nesne onu cezbeder ve artık nesneleri parçalara ayırmaktan değil, bir araya getirmekten hoşlanır.

Oyuncak satın alırken, oyuncak kutularının üzerindeki yaş sınırlamalarına özellikle dikkat etmelisiniz. Bunlar çocukların zihinsel kapasitelerinin yanı sıra güvenlik nedenleriyle de konulmuştur. Eğer kutudaki yaş sınırı 3 yaş üzerini gösteriyorsa, bunun nedeni bu oyuncakların daha küçük yaştakilerin ağızlarına sokabilecekleri küçük parçalarının olmasıdır.Artık daha karmaşık oyunlardan hoşlanır. Örneğin elbiselerini kendi çıkarmak isteyebilir.

Bebeğiniz bir an çok anlayışlıyken hemen sonrasında huysuzlaşabilir ve dediklerinizi dinlemeyebilir. Etrafında oynayacak birileri olduğunda dediklerinizi daha kolay kabul eder. Her ne kadar bu dönemde beraber oynamasalar da yakınında bir yaşıtı olması hoşuna gider, ancak genelde daha büyük çocuklarla oynamayı tercih eder.

Oyuncak hayvanlar bu dönemde bebeğinizin favori oyuncaklarıdır ve genelde 1-2 tanesine çok bağlanırlar. Bu oyuncaklar genelde uykuya “geçişe” yardımcı olup, sizin bir alternatifiniz olurlar.Her çocukta farklılık göstermekle beraber ayrılma korkusunu bu dönemde yoğun yaşarlar. İnsan yadırgama da aynı şekilde değişkendir: bir yere gidildiğinde yakınında olmaya çalışın, evdeyken bebek kendi başına dolaşabilir ve keşfe çıkabilir. Her ne kadar yadırgama son bir iki aydır azalmış olsa da hareketlendikten sonra tekrar başlayabilir.

Bu ay sonunda bebeğiniz bir mizah anlayışı geliştirecektir. Örneğin yaptığı bir şeye güldüğünüzü gördüğünde bunu tekrar tekrar yapar.

Bu dönem bebeğiniz aynı zamanda farklı ruh hallerini de yansıtacaktır. Bebeğin ruh hali tamamen sizin ruh halinize bağlıdır; eğer siz çok sinirliyseniz, bebeğinizi sakin tutmak pek mümkün olmayacaktır. Sinirli olduğu zamanlarda kısa bir süre için bebeği odasında yatağına bırakıp, kapısını kapatabilir ve biraz sakinleşmesini bekleyebilirsiniz. Göreceksiniz, gösterecek insan olmadığında bebeğinizin siniri hemen geçecektir.

Bebeğinize disiplin verirken tutarlı olmanın önemini daha önce belirtmiştik. Ancak yaşı ilerledikçe çevresinde her şeyin tutarlı olmadığını anlayacaktır. Eğer sürekli bebeğin arkasında koşturursanız, bir zaman sonra size dikkat etmeyi bırakacaktır. Planladığınız disiplin taktiklerini tehlike potansiyeli olan veya çevresini rahatsız eden durum ve davranışlar için saklamalısınız. Hatırlanması gereken ne kadar az kural olursa, bunları uygulaması da o kadar kolay olur.

Yakında bebeğiniz 1. yaşını kutlayacak. Her ne kadar bu yaşgünü, bebekliğin bitişini gösterse de bebekçe davranışların bitmiş olduğunu göstermez. Ancak bebekliğin verdiği çaresizlik dönemi arkada kalmış ve olgunlaşma dönemine girilmiştir. Ve sizin “çok özel” bebeğiniz, “çok özel” bir çocuk olma yolunda hızla ilerlemektedir.

12.AY DÖNÜM NOKTALARI

SOSYAL FİZİKSEL ZİHİNSEL

• Anne-babaya, tanıdıklarına ve sevdiği nesnelere şefkat ve ilgi gösterir.

• Uykuya karşı direnir.

• Ruh halleri değişkenlik gösterir.

• Anne-babadan ayrılmaya karşı çok tepki gösterir.

• Ebeveynlerden, gereğinden fazla yardım bekler.

• Sevmediği yemeklere veya yemek yedirilmeye direnir.

• Espri anlayışı gelişir.

• Kalkma, yürüme ve dolaşma karışımı bir eylem içersindedir.

• Tutunmadan bir iki adım atar veya tekerlekli bir oyuncağa dayanarak yürür.

• Karyoladan tırmanabilir.

• Merdiven çıkabilir.

• Ayaktayken kolayca oturma pozisyonuna geçebilir.

• Çömelme pozisyonundan ellerini kullanarak ayağa kalkabilir.

• Telefon, araba gibi oyuncakları kullanmayı öğrenir.

• Bir eli diğerine tercih eder.

• İki nesneyi kol altlarına sokup, üçüncüsünü eline alabilir.

• Kendisine verilen talimatları ve söylenilen pek çok şeyi anlar.

• “Anne” dışında bir iki kelime daha söyleyebilir.

• Dergi ve kitaplardaki hayvanları tanır.

• Kaybolan bir nesneyi, görmese bile son bulduğu yere bakar.

• Olayları daha uzun süre hatırlar.

19 Mart 2011 Cumartesi

11. Ay Gelişimi

Bebeğiniz artık rahatlıkla ayakta durabilir ve bunu yaparken her türlü yardımı reddeder. Ayrıca, ayakta iken yavaş yavaş eğilip, düşmeden oturma pozisyonuna geçebilir. Bunu yaparken arada durur ve eğilip iki bacağının arasından bakar. Etrafını farklı açılardan görmek onu heyecanlandırır.

Rowan shows off his latest skill.

Bebekler ortalama olarak 11 aylıkken, sehpa kenarına tutunarak yürüyebilirler. Ancak bu her bebekte değişen bir durumdur ve sizin bebeğiniz de bunu daha erken ya da daha geç becerebilir. Sehpa kenarında çok rahat yürümeye başladıktan sonra yavaş yavaş ellerini bırakacaktır veya tutunmayı aniden unutacaktır. Tek ayağının üzerinde ve parmak ucunda yürümeyi deneyecektir. Tüm desteğini tek eline vererek eğilip yerden bir oyuncak almaya çalışabilir.

Bebeğiniz ayağa kalkıp, tutunarak da olsa yürümeye başladığında ayakkabı giymeye hazır demektir. Ancak ayak kaslarının güçlenmesi için ev içinde mümkün olduğunca çorapla gezdirmeye devam edin. Bebek çok iyi yürümeye başlayana dek ayakkabılar yumuşak ve elastik olmalıdır. Birçok anne, bebeğinin kalın ve sert tabanlı ayakkabı giymesi gerektiğini düşünür, ancak bu yanlış bir kanıdır. Sert ayakkabılar ayağının burkulmasına neden olabilir.

Merdivenler hemen hemen tüm çocukların ilgisini çeker. Çoğu bebek yukarı çok rahat çıkar ve merdiven başına vardığında nasıl ineceğini bilemediğinden korkarak ağlamaya başlar. En az bir sonraki aya kadar merdiven inmeyi beceremeyecektir. Bebeğiniz merdiven çıkmayı öğrendiğinde sürekli olarak gözetiminiz altında olmalıdır.

Bebeğiniz, tüm bunları denerken birçok kez düşecektir. Eğer bu düşmelere çok büyük tepkiler göstermezseniz, bebeğiniz de -çok canı acımadığı sürece- tepki vermez. Eğer bir düşme sonrasında bebeğiniz ağlayacak gibiyse ona sarılın ve sanki çok komik bir hareket yapmış gibi gülün, onu da güldürmeye çalışın. Sadece sizi güldürmek için tekrar düşmeye çalışmayacağından emin olmalısınız.

Bebeğinizin uyku düzeni de bu ay değişebilir. Uykuları gün içinde kısalıp, geceleri uzayabilir. Ya da gün içinde iki uykuyu birleştirip bir kez, ancak uzun süreli uykuya yatabilir. Bu gibi durumlarda bebek tüm öğleden sonra uykusuz kalacağından akşam yemeğine doğru huysuzlaşabilir. Bu yüzden belki de en iyi yol, öğle yemeğini erken verip, hemen yemek sonrasında uyumasını sağlamak, yani tek uykuyu mümkün olduğunca geçe almaktır.

Bebek geceleri uykuya dalmakta zorlanıyorsa, banyosunu gece yaptırmayı deneyin. Ilık bir banyo, onun tüm gece boyunca uyumasına yardımcı olacaktır. Eğer henüz başlamadıysanız, her gün yıkamaya başlamak için iyi bir dönemdesiniz; çünkü bebek hem gün içinde yerlerde dolaşmaktan, hem de kendi kendine yemek yemeye çalışmaktan kirlenir.

Onbirinci ayda bebek fiziksel gelişiminin yanı sıra diğer birçok alanda da gelişim gösterir. Örneğin, mutfaktan gelen ses ve kokulardan, akşam yemeğinin hazırlanmakta olduğunu anlar. Bunu önceden anlayarak, fazla “sabır” gösteremese de, herhangi bir şey için bekleyebilmeyi öğrenir.

Bazı zamanlar bebeğinizin ona söylediğiniz şeyleri duymadığını düşünmek sizi endişelendirebilir. Aslında bebeğiniz, böyle zamanlarda yaptığı işle o kadar meşguldur ki size cevap vermek istemez. Ancak duyma ile ilgili endişeleriniz büyüyorsa çocuk doktorunuza danışmalısınız.

Birinci senesinde çok az bebek kelime söyleyebilir ve bilinenin aksine konuşma bir zeka belirtisi değildir. Birçok bebek pasif kelime hazinesine sahiptir; yani söyleyemese bile yaklaşık on nesnenin anlamını bilir ve -istediğinde- basit talimatlara uyabilir. Şimdiye kadar yapmadıysanız, talimatlarınıza “lütfen” ve “teşekkür ederim”i eklemek için en uygun zamandır. Bebeğiniz konuşmaya başladığında, bu kelimeler doğrudan konuşmasına yansıyacaktır.

Bebeğinizin konuşmasındaki kusurların bebeğinizin dil gelişimini bozacağını düşünmeniz yersiz bir endişe kaynağıdır. “Bebek tarzı konuşma” hemen her dilde mevcuttur ve normal şartlarda dil gelişimini etkilemez.

Bebek artık çok düzgün olarak nesneleri kavrar ve parmaklarını daha iyi kullanabilir. Başparmak ve işaret parmağı ile nesneleri daha kolay tutar; örneğin bir muz parçasını ustalıkla tabaktan alabilir.Keşfetmeye yönelik davranışları onu oyuncak ve diğer nesneleri sınıflandırmaya yönlendirir. Bebek sürekli olarak şekil ve ebatları inceler; örneğin plastik bir kap ile cam bardağın arasındaki farkı anlamaya çalışır. Küçük bir kabın büyüğün içine gireceğini, ama tam tersinin olamayacağını bilir.

Bebeğinize kitap okumak ve resimler göstermek bebeğin etrafındaki nesneleri daha iyi tanımasını sağlar. Ancak ona bu dönemde harf veya kelime öğretmeye çalışmayın. Bunun yerine kitaba bakmayı sevimli bir oyun haline dönüştürün.

Bu dönemde bebek “oyuncak nerede?” oyununu oynamaya bayılır.

Saklanan oyuncağı daha ustalıkla arayabilir. Eğer oyuncak daha önce saklanan yerde değilse bile mutlaka başka bir yerde gizlenmiş olduğunu bilir. Aramaya devam eder ve sizin de ufak tefek yardımınızla bu büyük sır çözülür!

Anne ve babanın bebekle ilişkileri farklıdır, ancak her ikisi de çok değerlidir. Farklı görünüşler, farklı fikirler ve farklı iletişim bebeğin insanları ve çevresini daha rahat anlamasını sağlar. Eğer bebeğinizi tek başına büyütüyorsanız, karşı cinsten insanlarla iletişim kurmasına olanak tanımalısınız. Eğer bu insanlar ara sıra da olsa, bebeğinizle bire bir iletişim kurarlarsa, bu size de biraz dinlenme imkanı verir.Bebeğiniz hala daha sizin desteğinize ihtiyaç duyar. Size her sarıldığında veya ilgi beklediğinde karşılık göreceğinden emin olmalıdır. Onu şımarttığınızı söyleyen yakınlarınıza kulak asmamalısınız.
11.AY DÖNÜM NOKTALARI
SOSYAL FİZİKSEL ZİHİNSEL

* Saklanma-bulma veya top atma gibi oyunlardan çok hoşlanır.
* Her zaman katılımcı olmayabilir.
* Sürekli onaylanmayı bekler.
* Destekle ayakta dururken öne doğru eğilebilir.
* Ayakta dururken düşmeden oturabilir.
* Parmak ucunda durabilir.
* Çömelir ve eğilir.
* Kutu kapağını kaldırır.
* Kitap sayfalarını, birer birer olmasa bile çevirebilir.
* Nesneleri bilinçli olarak yerlerine koyabilir.
* Ufak nesneleri tutup kaldırabilir.
* Kaşığı ağzına götürebilir.
* Ayakkabı ve çorabını çıkartabilir.
* Amacına ulaşabilmek için araçlar kullanmayı dener; örneğin ufak bir iskemleyi yürüteç gibi kullanmayı deneyebilir.
* Bazı nesnelerin sembolü olan kelimeleri hatırlar (“uçak” dendiğinde gökyüzünü işaret edebilir).
* Söyledikleri hala anlaşılamaz; ancak birkaç anlamlı ses çıkarabilir.
* Ritmik sesleri ve yüz ifadelerini çok rahat taklit eder.

18 Mart 2011 Cuma

10.Ay Gelişimi

10.AY BEBEK GELİŞİMİ
Bebeğiniz için çevresindeki dünya sadece oyunlardan ibarettir ve istediği her oyunu oynayabileceğine inanır. Bir çok bebek bakım kitabı evde yeterince önlem alındığı takdirde hiç endişelenmeden bebeğinizin çevresini tanımasına olanak vermenizi önerir.Her ebeveyn bunu hayata geçirmenin söylendiği kadar kolay olmadığını bilir. Eşyaları ortadan kaldırıp, kapıları kilitleyip, pencerelere demir, prizlere kapak taktırsanız da, sonuçta sizin de evde bazı ihtiyaçlarınız olacağı için, evi ancak bir noktaya kadar güvenli hale getirebilirsiniz. Bu yüzden de bebek evde bazı bölgelere girme izni olmadığını bilmelidir.Masa örtüsü kullanıyorsanız üzerinde tabak-çanak bulundurmamaya gayret edin. Banyo ve mutfak kapılarını kapalı tutun.

17 Mart 2011 Perşembe

9.Ay Gelişimi

9.AY BEBEK GELİŞİMİ
EVİ BEBEĞE GÖRE YENİDEN DÜZENLEME ZAMANI GELDİ !                
BU AY DORUĞA ÇIKAN MERAK DUYGUSU EVDE AÇILMADIK ÇEKMECE, DEVRİLMEDİK SAKSI BIRAKMAYABİLİR.Doğumdan bu yana kat ettiği yol düşünüldüğünde, bu ay bebeğinizin gelişimi biraz yavaşlamış gibi görünebilir. Ancak bu, öğrenme sürecinin sona erdiği anlamına gelmez. Merak duygusu, bu ay onu fena halde baştan çıkartır. Bu dönemde, yeni başarılarla sizi şaşırtmak yerine, daha önce başladığı becerilerini geliştirir.

16 Mart 2011 Çarşamba

8.Ay Gelişimi

8.AY BEBEK GELİŞİMİ
SÜRÜNME BECERİSİ GİDEREK ARTAN BEBEK, ARTIK YENİ KEŞİFLER İÇİN YOLA ÇIKMAYA HAZIRDIR.Bebeğin çevresine olan ilgisi ve merakı bu ay doruğa çıkacaktır. Güvenebileceği dürtüleri henüz pek fazla olmadığından, dünyayı kendi çabalarıyla tanıması gerekir. Ancak gördüğü her şeyi bir an önce keşfetmek isteyeceğinden, yaptıklarının tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini henüz anlayamaz. Bu yüzden tipik bir 8 aylık bebek evin içinde oradan oraya hareket eder ve önüne gelen her şeyi düşünmeden yere atar, ısırır veya çeker.

15 Mart 2011 Salı

7.Ay Gelişimi

7.AY BEBEK GELİŞİMİ
Bebeğinizin farklı gıdalarla beslenmeye alışması arzu edilen bir durumdur, ancak bu şimdilik çok da şart değildir, önemli olan bebeğinizin yemek yemekten keyif almasıdır. Düzenli olarak yeni yemekler vermeye devam edin. Değişik tatlar denemesini sağlayın, ancak “tabağını tertemiz yapmasını” veya bunun gibi hoşlanmayacağı şeyleri ondan talep etmeyin. İlgisini kaybettiğinde ve ağzından geri çıkardığında yeteri kadar yemiş demektir, ısrar etmeyin.

14 Mart 2011 Pazartesi

6.Ay Gelişimi

6.AY BEBEK GELİŞİMİ
Bebek eline geçen her şeyi sallar ve bazılarının ses çıkarıp bazılarının çıkarmadığını anlayabilir. Oyuncakları -tekrar tekrar- birbirine çarpar veya yere fırlatır, sonra da çıkardığı sesleri dinler. Hem çıkardığı sesleri dinlemek, hem de her seferinde aynı sesleri çıkarıp çıkarmadığını anlamak için onları tekrar tekrar yere atar. Bu alıştırmaların sonunda elinin değil oyuncakların ses çıkardığını öğrenecektir.
Oyuncakların hemen ses çıkarmamasına veya elinden alınmasına sinirlenir. Siz bu oyundan pek hazzetmeseniz de o bu oyunu seviyor ve oynarken öğreniyordur.
Şekil değiştiren oyuncaklar çok ilgisini çeker. Onların canlı veya cansız olduğunu anlayamaz, bu yüzden örneğin ufak bir fırdöndü ile konuşmaya çalışır. Artık sessiz harflerin çoğunu çıkartabiliyor ve değişebilen ruh halini göstermeyi öğreniyordur. Her ne kadar sadece mutluluk ve sıkıntısını gösterebilse de diğer hislerini de anlatmaya çabalar. Duyduğu ses tonlarından konuşmaları anlamaya çalışır ve seslerin kızgın, sakin veya onaylayıcı olanlarına değişik yüz ifadeleriyle tepki verir.
Bebek pasif olarak kelime hazinesini geliştirmektedir, yani bu kelimeleri söyleyemese bile anlamlarını bilir. Ay sonunda adını söylediğiniz birkaç nesneyi gözleriyle işaret edebilir.

13 Mart 2011 Pazar

5.Ay Gelişimi

5.AY BEBEK GELİŞİMİ
Bebeğinizin uzanma ve ulaşma isteği de gelişmektedir. Bu dürtü, emeklemenin temelini oluşturur. Her ne kadar bebeğiniz uzağa ulaşamasa da gözleri ellerine rehberlik eder. Bir elindeki nesneyi diğerine rahatlıkla geçirebilir veya iki eliyle birden kavrayabilir. Bu keşiflerinin bir parçası olarak nesneleri ağzına götürmesi kaçınılmazdır, ancak şimdi durum biraz daha farklıdır: ağzına götürdüğü her şeyi çiğner.
Bebeğiniz artık farklı eylemlerden farklı sonuçlar çıktığını öğrenmeye başlamıştır: biberonu tutuşundan veya bir oyuncağı kavramasından bunu anlarsınız. Düşen bir nesneyi gözleri ile arar, fakat bir nesneyi sakladığınızı görse bile isterse onu bulabileceğini düşünemez. Ancak elleri göz hizasından kaybolsa bile onların nerede olduğunu biliyordur.

12 Mart 2011 Cumartesi

4.Ay Gelişimi

4.AY BEBEK GELİŞİMİ
Tükürük akmasının genelde diş çıkarmayla bağlantılı olduğu düşünülür. Ancak bu çok kesin bir bağlantı sayılmaz. Bazı bebeklerin bu ay bir dişi patlayabilir, ancak genelde ilk diş 6. aydan önce çıkmaz.Eğer bebeğiniz gerçekten diş çıkartıyorsa, ellerini sık sık kulağına ve çenesine götürür. Her iki bölgeyi de aynı kaslar idare ettiğinden, bebeğin kulağı mı ağrıyor, yoksa dişi mi çıkıyor, belli olmayabilir. Bunu anlayabilmek için diş etlerini hafifçe ovmanız yeterlidir. Bebeğiniz hemen bağırmaya başlıyorsa, diş çıkarıyor demektir.

11 Mart 2011 Cuma

3.Ay Gelişimi

3.AY BEBEK GELİŞİMİ
gün boyunca yeteri kadar uyanık kalmadığı sonucunu çıkarabilirsiniz. Bu nedenle, eğer uykusu yoksa ya da uyumuyorsa bebeği yatağında tutmayın. Bebek uyku ile yatağı bir tutmalıdır. Diğer yandan, özellikle uykudan önce uyarılmışsa, uyumakta güçlük çekebilir. Böyle zamanlarda bebeği sakinleştirmek için biraz emzirmeyi veya mama vermeyi (böylelikle bebeğinizin karnı hemen acıkmayacaktır), bezini değiştirmeyi ve biraz sallamayı deneyin.
Bebeğinizin sabah uyanma saati en son beslendiği saat ile doğru orantılı olabilir, ancak bu şart da değildir; bazı bebekler ne zaman beslenirse beslensinler, kurulmuş saat gibi sabah 6.00’da, hatta daha erken uyanabilirler. Bebeğin günlük uykusunu bir düzene sokmaya çalışmak bazen boş bir çaba olabilir. Bazen oyun zamanını kısa tutup öğleden sonra erken bir saatte yatmasını isteyebilirsiniz ama o bunu reddeder. Başka bir gün ise onu görmeye gelen misafirlerinizle oynasın, maskaralık yapsın istersiniz ancak o uyumayı tercih eder.
Üç aylık bebek konuşma amaçlı sesler de çıkarmaya başlar. Müzik veya konuşma sesleri, bebek sinirli iken onu sadece rahatlatmakla kalmayacak, küçüğünüzün birtakım sesler çıkararak bu seslere tepki vermesini de sağlayacaktır. Eğer böyle sesler çıkarıyorsa, keyfi yerinde demektir. Ayrıca bu dönemde yeni bir numara daha dener: tükürükle balon yapmak!
Bebeğiniz, ona sorulan sorulara ahenkli sesler çıkararak cevap verir ve karşısındakinden de aynı şeyi bekler. Ay sonunda aranızda, 15-20 dakikalık bir “ohh’lar ve ahh’lar” diyaloğu geçebilir. Ara sıra bebekle beraber derin bir nefes alıp aynı sesi çıkarabilirsiniz.
Bebek uyanıkken zamanının çoğunu ellerine bakarak ve onlarla oynayarak geçirir. Şimdiye kadar bebeğiniz ellerini yumruk şeklinde tutuyordu. Üçüncü ayda ellerini daha serbest hareket ettirecek ve sonunda tamamen açık bırakacaktır. Böylece yeni oyuncaklar ortaya çıkacaktır: tam on minik parmak. Üçüncü ay onlara bakmak ve parmakların hareketlerini gözlemlemekle geçer. Ellerini her gördüğünde şaşıracak ve yeniden bulduğuna sevinecektir.

10 Mart 2011 Perşembe

2.Ay Gelişimi

2.AY BEBEK GELİŞİMİ
Emmek, onu hala çok mutlu eder ve artık elini ağzına daha rahat götürebilir. Emme içgüdüsü hala çok kuvvetlidir ve uzun bir süre daha bunu engellemeye gerek yoktur. Bazı anneler “doğal” olduğu düşüncesiyle bebeklerinin parmaklarını emmelerine, kimileri de ileride ellerinden daha rahat alınabileceği için emzik kullanmasına izin verir.Emme içgüdüsüne ek olarak, bebek oyuncaklar dahil, eline geçen her şeyi ağzına götürmeye başlayacaktır. Bu denemeler, kendi bedeninin bittiği ve dış dünyanın başladığı sınırları kavramasına yardımcı olur. Şimdilik farklı şekil, kıvam ve dokuları da aynı yöntemle keşfedecektir. Bu dönemde ayrıca oyuncaklara vurmaya başladığını ve çıkardıkları sesten pek keyif aldığını da göreceksiniz.

9 Mart 2011 Çarşamba

1.Ay Gelişimi

1.AY BEBEK GELİŞİMİ
Sünnet edilen bölgeye vazelin veya yağlı bir krem sürüp üzerini pamuk ya da gazlı bezle kapatarak alt bezinin sünnetli bölgeye yapışmasını önleyebilirsiniz.Şiş göğüsler ve göğüslerden hafif süt akması hem kız,hem de erkek bebekte görülebilir. Bazı kız bebeklerin vajinal bölgelerinde hafif bir kanama olabilir. Bunların tümü, anneden geçen hormonların bebeğin vücudundan atılmasıyla kaybolacaktır.Bebeğinizin yüzünde veya diğer bölgelerinde ufak sıyrıklar, tırmık izleri farkedebilirsiniz. Bu, artık tırnak kesme zamanının geldiğini göstermektedir. Tırnakları bebek uykudayken kesmek işinizi kolaylaştırır. Bebeğinizin alnında, göz kapaklarında veya boynunun arkasında rastladığınız kızarıklıkların çoğu kalıcı değildir. Genelde doğumda görülmekle beraber, ilk ay içinde de oluşabilir. Bu kızarıklıklara bebeğin neredeyse şeffaf olan cildinde, yüzeye yakın duran kılcal damarlar neden olur ve genelde bebek ağlarken kızarıklıklar daha da belirginleşir. Bebeğiniz 3-4 yaşına geldiğinde bu izler tamamen kaybolacaktır.

8 Mart 2011 Salı

Baharda Bebeğimi Nasıl Beslemeliyim?

Bebeğinizin beslenmesine dikkat ediyor, ona en sağlıklı ve dengeli besinleri vermeye çalışıyorsunuz. Peki bebeğinize bahar aylarında neler yedirebileceğinizi ve yiyeceklerini nasıl daha sağlıklı saklayıp sunabileceğinizi biliyor musunuz?
Bir baharın daha eşiğine geldik; dallardaki tomurcuklar ve yol kenarlarındaki papatyalar bize güzel güneşli günleri müjdeliyor. Bu arada manavlardaki meyve sebze fiyatları daha uygun, çeşitleri ise daha bol olmaya başlıyor. Bu mevsimde , her mevsim olduğu bebeğinize turfanda olmayan, mümkünse organik sebze ve meyvelerden yedirmeniz önem taşıyor.
Beşinci aynı tamamlayarak ek besin dönemine geçmiş bebeğinize ayına uygun olarak meyve püreleriyle ara öğünler hazırlayabilir, C vitamini desteğiyle bebeğinizin bağışıklığını destekleyebilirsiniz.
Bahar ayına uygun beslenme önerileri:
Enginar ve bezelye baharın lezzetli sebzeleri arasında. 6. Aydan itibaren bebeğinize sütlü enginarlı çorba vermeye başlayabilirsiniz.Baharda brokoli gibi yeşil yapraklı, B vitamini yönünden zengin yiyecekleri tercih etmekte fayda var. Bu, bebeğinizin gün içinde daha zinde olmasını ve daha iyi öğrenmesine yardımcı olur. Gün içinde oyunlarla eğlenen ve yorulan bebeklese, geceleri kesintisiz ve güzel bir uyku çekerler.Havaların ısınmasıyla beraber bebeğinizin su ihtiyacının artacağını gözününe almalı ve taze sıkılmış meyve suları ve su ile bu açığı kapatmalısınız.Ekolojik olduğundan emin olmadığınız meyveleri, bebeğinize verirken kabuklarını soymanız daha uygun olur. Eğer meyve püresini kabukla beraber hazırlamak istiyorsanız, meyveleri bir süre sirkeli suda bekletin.Pazar ya da manavdan alacağınız meyveler ne çok yumuşak, ne çok sert olmamalı. Sebze meyve seçerken, normal büyüklükte, ezik veya çürük olmamalarına dikkat edin.Meyveleri bebeğinize yedirmeden hemen önce yıkayın ve serin yerde saklayın. Ezik ve çürük kısımlarını kullanmadan önce kesip atın.Meyve suyu hazırlarken, meyveyi doğrar doğramaz suyunu sıkın ve vitaminlerininden faydalanmak için bekletmeden bebeğinize vermeye özen gösterin.Bebeğiniz için pişirdiğiniz yemeği 2 günden fazla saklanmayın ve 1 kereden fazla ısıtmayın.

Bebeğinize yemek pişirirken daha çok buharda haşlama ve fırında pişirme yöntemini tercih edin. Çünkü sulu pişirmelerde vitamin kayıpları oldukça yüksektir. Düdüklü tencerede pişirme süresi kısalır; bu sayede gıdaların besin değeri korunur.Bebeğinize verdiğiniz sebzelerin çeşitliliği de son derece önemli. Ona ne kadar çeşitli meyve ve sebze tattırırsanız, yeni besinleri kabul etmesi o kadar kolaylaşır. 0-3 yaş arasında gösterilen özen, ileriki yaşlarda daha dengeli beslenen bir birey yetiştirmeniz için oldukça önemlidir.Çilek ve böğürtlen 12. aydan itibaren bebeğinize yedirebileceğiniz meyvelerden. Üstelik baharda daha bol ve taze olan bu meyvelerden püreleri ara öğün olarak bebeğinize verebilirsiniz.

7 Mart 2011 Pazartesi

Bebekle ilk iletişim

Bebek doğduktan sonra anne ile ilk karşılaşma anında hissedilen o tarif edilemez duygu … “Benim bebeğim.” Duygusu ve bu duygunun bebekte yarattığı sıcaklıktır bu özel bağ.
Özellikle de ilk bir yılda çocuğun duygusal gelişimi için çok önemlidir. İçgüdüsel olarak annesinin varlığı ile rahatlayan ve kendini güvende hissen bebek , yine iç güdüsel olarak bebeğini kucağına alma ile rahatlayan , iç huzura kavuşan bir anne.
Bu özel bağın ilk kucağa alınma aşamasında oluşmaması anne açısından normal bir sonuçtur. ” Neden ben bu duyguyu hissedemedim?” düşüncesi ile endişelenmeye gerek yoktur. İlk 2-3 gün içerisinde bu özel bağ kendiliğinden de oluşabilir. Annenin değişen hormonları , yorgunluk, doğum anındaki komplikasyonlar, gereksiz endişe ve korkular ile ilgili olarak bu süre biraz geç de olabilir. Bu nedenle annenin kendisini suçlamaması gerekir. Bebeğin bakımı ve beslenmesi ilk amaç olduğundan bu duygunun hissedilmesi farkında olmadan ertelenebilir. Ona ilk gülümseme , ilk sıcacık dokunuş ve ilk sevgi ifadeleri bu özel bağı oluşturabilir. Anneyi emmeye başladığında bu bağ hissedilebilir. Emerken anneye bakışı bu özel bağı gösterebilir.
Sevildiğini ve güvende olduğunu hisseden bir bebek kendini ilerleyen yaşamında daha değerli hissedecek, arkadaşları ve sosyal yaşamı için gerekli iletişimin temellerini atacaktır. Kendini bilen, rahatlıkla ortaya koyabilen, kendine güvenen, özgün – bağımsız olmayı başarabilen bir birey olmasını sağlayacaktır.
Babanın da ilk günden itibaren bebeğe dokunması, onunla konuşması ve varlığını hissettirmesi önemlidir. Anne ve babanın sevgisi onun yaşamında bir güç olacaktır. İlerleyen yıllarda devam eden ilgi , sevgi ve güçlü iletişim ; bu özel bağın büyüyerek değişmesi sonucunda anne – baba ve bebek arasında bir bağlanma sürecini oluşturacaktır.
Kendini yalnız hissettiğinde, ağladığında ve mutsuz olduğunda ihtiyaçlarına verilecek her cevap bu bağın kuvvetlenmesini sağlayacaktır. Mutluluğun paylaşımında, birlikte oyun oynama zamanlarında, gülücüklere gülücüklerle verilen her cevapta bu bağ daha da kuvvetlenecektir.
Uygun yaş geldiğinde bu bağlanma sürecinin kontrol altına alınması gerekmektedir. Aksi halde bebeklikle tanımladığımız bu özel bağ “ebeveyne bağımlılık” olarak tanımlanacak bir hal alabilir. Bunu engellemek için; çocuğun bağımsızlaşma ve bireyselleşme sürecini beklemek gerekir. Zamanında ihtiyaçları giderilebilen , duygularına cevap verilen bir bebek bu süreci daha rahat atlatacaktır.

6 Mart 2011 Pazar

Bebeğiniz Sürekli Ağlıyor mu?

Bebekler için ağlamak, konuşmayı öğrendikleri döneme kadar bir iletişim yöntemi. Araştırmalar sağlıklı bir bebeğin sıkıntı ve ihtiyaçlarına göre günde ortalama 1-4 saat ağladığını gösteriyor. Eğer bebeğinizin olası hiç bir sıkıntısı bulunmadığı halde ağlaması dinmiyorsa, kolik ihtimali üzerinde durulabilir.
Bebeklerin ağlamasının bir dili olduğunu ve ağlama şekillere göre guruplanabildiğini biliyor muydunuz? Farklı ağlama tiplerini tanımanız ve bebeğinizin isteklerini, sanki sözcüklerle dile getirilmiş gibi doğru yorumlamanız çok işinize yarayabilir.
Bebekler Ağlarken Ne Demek İstiyor? Acı çektiğinde: Keskin bir feryadı takiben, nefes almadan devam eden kısa çığlık, iç çekerek ağlama. Acıktığında: Düşen ve yükselen ses tonuyla kısa ağlama. Bebekler acıktığında parmaklarını emer, annenin bebeği oturur duruma getirmesi, vücuduna yaklaştırması ya da parmağını dudaklarına doğru uzatması bebeği sakinleştirir. Eğer mama veya meme verdiğiniz halde bebek emmeyi redediyorsa, sütün rahatça aktığından emin olun. Yorulduğunda: Uykusu geldiği zaman yumuşak şekilde, tıpkı şarkı söyler gibi ritmik bir şekilde ağlar. Sıkıldığında: Yüksek devamlı bir ses tonuyla ağlanır. Bu durumda ağlamasını kucağa alınıncaya kadar kesmez. Rahatsız olduğunda: Aksi ve sinirli bir ses tonuyla konuşur gibi. Bu ağlama türünde bebeğin altını ıslattığı, üşüdüğü, terlediği mesajları alınabilir.Bebeğim Kolik Yüzünden mi Ağlıyor?
Eğer birkaç haftalığa kadar normal düzeyde seyreden ağlamalar, bir anda arttıysa, bebeğiniz gaz sancısına benzer hareketlerle ağlarken kızarıyor ve ıkınıyorsa, kolik yüzünden ağladığını düşünebiliriz.
Her ne kadar koliğin nedeni tam anlaşılamamış olsa da, ilk üç ayda bebeğin bağırsaklarının tam gelişmemiş olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir. Kolik bunun yanı sıra, anne sütü alan bebekte annenin yediklerine allerji, mama alan bebekte mamanın içeriğine allerji, artmış barsak gazı, bebeğin günlük rutinindeki değişiklikler, annenin endişesi ile ilişkili olabilir.
Bebeğinizin Ağlaması Durmadığında:
Başka bir sorunu olmadığından emin olmak için doktorunuza başvurmakta yarar var. Ayrıca, doktorunuz, kolik için bazı damlalar veya bitkisel çaylar önerebilir. Lütfen ayrıntılı bilgi için doktorunuza danışınız. Emziren bir anneyseniz; lahana, karnabahar, Brüksel lahanası, brokoli, kuru baklagiller, inek sütü ve süt ürünleri, soğan, sarımsak, baharatlı gıdalar, kahve, çay, çikolata gibi besinler annenin diyetinden çıkarılıp bebeğin rahatlayıp rahatlamadığını gözleyin. Her bebek, kendine özgü şekillerde rahatlar. Ona sıcaklığınızı ve yanında olduğunuzu hissettirmeniz rahatlamasını sağlayacak önemli etkenlerdir. Onu yumuşak bir battaniyeye sarabilir, kucaklayıp sarılabilir, hafif müzik dinletebilir, kucağınızda veya beşiğinde sallayabilirsiniz. Bebek arabasında ve normal arabada gezmek de bazı bebekleri sakinleştirir.

5 Mart 2011 Cumartesi

Bebeğinizi suyla tanıştırın

Yazın sıcak günlerinde en büyük keyfiniz kendinizi serin sulara atmaktı. Ancak şimdi yanınızda sizinle birlikte serinleyecek bir miniğiniz var.
Onu da bu eğlenceye dahil etmek sizin elinizde. Hiç vakit kaybetmeyin, bebeğinizi suyla tanıştırın. Suyun keyfini birlikte çıkarın.
Yazın sıcak ama eğlenceli plaj günlerinde artık yanınızda bir de minik bebeğiniz var. Onunla birlikte suda eğlenmeyi heyecanla bekliyorsunuz. Peki bebeğinizi suya ne zaman ve nasıl sokabilirsiniz? Bebeklerin kaç aylıktan itibaren suya sokulabilecekleri konusunda farklı uzman görüşleri bulunmaktadır. Bu konuda size en iyi fikri verecek kişi ise tabii ki doktorunuzdur. Doktorunuzun görüşünü aldıktan sonra bebeğinizi suya alıştırmak için doğru adımları atmaya başlayabilirsiniz.
Öncelikle girdiğiniz denizin temiz olduğundan emin olun. Mavi bayraklı plajları tercih edin ve eğer bir otele gidiyorsanız öncesinde suyun durumunu iyi araştırın. Bebeğinizi suya sokmadan önce bebeğinize 50 koruma faktörlü ve bebeklere özel güneş kremini mutlaka sürün. Bebeğinizin cildinin zarar görmesi tatilinizi gerçek anlamda bir cehenneme çevirebilir. Güneşin kemik gelişimine olan etkisini unutmayın ve bebeğinizi ona zararlı olmayacak saatlerde bol bol güneşlendirin. Sabah saat 10:00’a kadar ve akşam 17:00’den sonraki saatler bebeğinizi güneşlendirmek için çok uygundur.
Bazı bebekler sudan çok hoşlanır. Banyo yaptığı sırada verdiği tepkilerden bunu rahatlıkla anlayabilirsiniz. Eğer böyle bir bebeğe sahipseniz işiniz çok daha kolay olacaktır. Ancak suyun keyfini henüz almamış bebeğinize de suyu sevdirmeniz mümkün olabilir. Öncelikle onu suya alıştıra alıştıra sokun. Aniden suya girdiğinde suyun soğukluğu onun korkmasına neden olabilir. Onunla birlikte kıyıda oturun, onu kucağınıza alın ve bacaklarını yavaş yavaş ıslatarak suya girmesini sağlayın.

Suda batmaması için tepesinde koruması olan simitleri tercih edin ve daima onun yanında olun. Eğer sudan hoşlandıysa ayaklarını çırpıp sesler çıkarmaya başlayacaktır. Bunu hemen anlayabilirsiniz. Ancak korktuysa ve ağlamaya başladıysa ısrar etmeyin. Bir başka zaman tekrar deneyin. Bebeğiniz çok küçükse bebeğinizin kafasını, boynunu örtecek, kulaklarını sudan ve gözlerini güneşten koruyacak siperli bir şapka kullanın. Suda yanınıza pet şişe ile tatlı suyunuzu mutlaka alın ve sık sık bebeğinizi bu suyla yıkayın. Böylece hassas cildinin tuzlu suyla gerilmesini, gözlerinin yanmasını engellersiniz. Bebeğinizin kaslarının gelişimi için yüzme, yapılabilecek en iyi etkinliklerden biridir. Bebeğiniz suya alıştıktan sonra eğer suyu severse onu bol bol suya sokun. Tüm uğraşlarınıza rağmen bebeğiniz büyük bir suya henüz hazır olmayabilir. Onu zorlamayın ve bu ihtimale karşı yanınızda bir plastik havuz taşıyın. Çok soğuk olmayan ılık bir suda kendini daha iyi hissedecektir.

4 Mart 2011 Cuma

Bebeğinizin Tatil Çantası

Tatil telaşıyla onun ihtiyacı olabilecek eşyaları unutmaktan endişe duyuyorsanız, önerilerimizi değerlendirerek kendinize bir liste hazırlayın. Yolculuk için bavul hazırlarken, bebeğinizin eşyalarını ayrı bir çantaya yerleştirin ve eksiklerinizi listenizden kontrol edin. Böylece hem yolculuk esnasında aradıklarınızı kolayca bulur, hem de bebeğinizin eşya ve yiyeceklerinden herhangi birini unutmazsınız.
Tatile Çıkarken Yanıma Neler Altmalıyım?Bebeğiniz ek besin dönemine geçtiyse, bebeğinizin mamalarını yanınızda götürün. Yolculukta yanınızda hazır bir biberon bulundurmanızda fayda var. Ayrıca, kaynatılmış su ve biberona konmuş meyve suyuyla bebeğinizin susuz kalmasını engelleyebilirsiniz.Biberon, en sevdiği oyuncak, alt bezi, losyon, alt silme mendili, bebek bezi, bebek yastığı ve örtüsü gibi elinizin altında bulunması gereken malzemeleri küçük bir el çantasına alın.Yanınızda acil durumlar için bir tıbbi malzeme çantası bulundurun. İlk yardım çantasının yanı sıra, bebeğinizin her gün kullandığı vitamin ve demir damlaları gibi ilaçlar, termometre, doktorunun tavsiye ettiği ateş düşürücü, böcek sokmalarına karşı jel, yara bandı, cilt yaralanmaları için antiseptik solusyonlar ya da pomadlar mutlaka yanınıza bulunmalı.
Bebeğinizi denizle tanıştırmak istiyorsanız, yaşına uygun kolluk veya şişme cansimiti, tatlı -tuzlu su için havlu, kumda vakit geçirebileceği oyuncaklar ve onu güneşten korumak için en az 50 SPF koruyucu faktörlü güneş kremini unutmayın.Çocuğunuz 1 yaşından büyük ve hareketliyse, küçük yaralanmaların yanı sıra, aniden üstünü başını tamamen kirletmesi gibi durumlara karşı hazırlıklı olmalısınız. Kağıt havlu, yedek su, ıslak mendil ve yedek kıyafetini hazır bulundurun.Bebeğinize onu sıkmayacak hafif pamuklu giysiler ve güneşten korumak için bez şapka giydirin.Bebeğinize onu sıkmayacak hafif pamuklu giysiler ve güneşten korumak için bez şapka giydirin.Gideceğiniz otel veya benzeri mekanlarda bulunmaması ihtimaline karşı, elektrik prizleri için koruyucu kapaklar almayı ihmal etmeyin.Sinek sokmalarını engellemek için, bebeğinizin cibinliğini ya da sinek kovucu tablet ve aleti yanınızda bulundurun.Bebeğinizin bakımını tatilde ihmal etmeyin. Bebek kremi, bebek yağı, şampuan, tarak, tırnak makası yanınızda olsun.Bebeğinizle rahatça gezmek için kanguru ya da bebek arabasını unutmayın.Olası acil durumlar için sağlık sigortası bilgileri, doktorunuzun numarası da mutlaka yanınızda bulunsun.

3 Mart 2011 Perşembe

Bebeğe Alınması Gereken İlk Oyuncaklar

Bebek dünyaya geldiği ilk andan itibaren anne ile iletişime geçer.
Annenin sonsuz sevgisini hisseden bebek daha sağlıklı bir gelişim gösterir.
Bebeğin gelişimi; sevgi ve ilgiyle beslenirken oyuncaklar da bu sürece katılmalıdır.
İlk oyuncaklar neler olmalıdır? Sallanan oyuncaklar:
İlk ay oyuncağının göz hizasında olması çok önemlidir. Sallanan renkli oyuncaklar seçebilirsiniz. Başlangıçta bebek bu oyuncağa bir süre ilgisiz kalsa da dış dünyaya uyum sağladıkça ilgisi artacaktır. Bu tip oyuncaklar bebeğin algısını güçlendirerek çevresini daha çok fark etmesine yardımcı olacaktır. Sallanan oyuncak ve objeyi aralıklarla değiştirin. Bu değişimi fark edecektir. Renkli oyuncaklar:
Sallanan objelerin canlı renklerde seçilmesi önemlidir. Kırmızı, mavi, yeşil renklerde olabilir. Parlak renkli oyuncaklar da olabilir. Yatağan yakın çevresine de bu renkli oyuncakları yerleştirebilirsiniz. Diğer aylarda başını hareket ettirmeye başladıkça bu oyuncaklar da dikkatini çekmeye başlayacaktır. Sesli oyuncaklar:
Bebeğin çevresinin farkında olmasını sağlamak için oyuncaklar bebeğin duyularına hitap etmelidir. İşitme duyusunu güçlendirecek müzikli dönenceler ilk ayda çok yararlıdır. Bu oyuncak; bebeğin farklı sesleri fark etmesini sağlayacaktır. Bir müzik kutusu, CD çalar da işe yarayabilir. Özellikle uykuya geçiş zamanlarında çalacağınız müzikler onu rahatlatarak daha sakin ve huzurlu bir şekilde uykuya dalmasını sağlayacaktır.
Anne / Baba da ilk ay oyuncaklarıdır.
Dokunulmak bebeğin sevildiğini, değer verildiğini ona hissettirir. Güven duygusu kazandırır. Yüzünüz ve gülüşünüz onun için en eğlenceli oyuncaktır. Yüzünüzü ona yaklaştırın ve sesli bir şekilde gülümsemeye başlayın. Onu sevdiğinizi söyleyin. Şarkılar, ninniler söylediğinizde sizi dikkatlice dinlediğini, her yaklaştığınızda heyecanlandığını fark edeceksiniz. Onunla ne kadar çok konuşursanız o kadar çok uyaran alır. Sizinle iletişimi artar ve annesi olduğunuzu daha çok fark eder.

Oyuncaklar; bebeklik döneminde çok önemlidir. Bebeğin tüm duyuları için uyaran görevindedir. Dış dünyayı daha çok algılamasına, görsel ve işitsel dikkatinin artmasına olanak sağlar. Bebeğin diğer aylarda göstereceği gelişim aşamaları için bir temel oluşturulmasına yardımcı olur.
Çevresinin daha çok farkında olan bebek; çevresi ile daha fazla iletişim kurar, güven duygusu gelişir ve mutlu bir çocuk olmanın temellerini atmış olur.
Psikolog Eda Gökduman
www.edagokduman.com

2 Mart 2011 Çarşamba

Bebeğimin Odası

Hamileliğin son aylarında, anne baba adaylarını bambaşka bir heyecan sarar; aileye yeni katılacak üyenin odasını hazırlamak. Bebeklerin renkli dünyasına girmek ve onun ihtiyacı olacak eşyaların hazırlığını yapmak eğlenceli olduğu kadar, telaşlı bir iştir.
Eğer bu ilk bebeğiniz ise, size vereceğimiz tavsiyelerle bebeğinizin odasını nasıl hazırlamanız gerektiğine dair bilgi sahibi olabilirsiniz.
Bebek odası hazırlığında dikkat edilmesi gereken iki temel unsur vardır; bebeğinizin rahatı ve güvenliği. Ona evin içinde en uygun ortamı hazırlamak için alışverişe başlarken, bu konularda yapacağınız araştırma ile oluşturacağınız alışveriş listesi, hem ileride sorunlarla karşılaşmanızı, hem de işinize yaramayacak eşyalar alıp, maddi olarak zarara girmenizi engelleyecektir.
Bebeğimin Odası Nasıl Olmalı?
En az bir penceresi olan, istendiğinde ışık alan ve 12-15 metrekare bir odayı bebeğinize ayırınız. Bu odanın günün en ferah saatlerinde (güneş doğarken veya batarken) güneş görmesi en uygunudur.Evdeki ışık kaynakları odanın tam ortasında bulunmamalı, ışık çok kuvvetli olmamalı, avize ufak olmalı, beyaz veya sarı ışık seçilmelidir. Gece için de az ışık veren gece lambaları tercih edebilirsiniz.Odanın boyasını seçerken pastel ve açık renkler kullanmaya dikkat ediniz. Mavi ve yeşil tonları soğuk renkler olarak sakinleştirici etki yapar. Oda duvarlarının ise, hava alır olmasına özen gösterin. Duvar kağıdı kullanacaksanız, odanın bir duvarı hava alacak şekilde boya olsun. Boya seçerken, kolay silinebilir ve temizlenebilir su bazlı boyaları tercih etmenizde fayda var.Duvardan duvara halılar ve tahta yer döşemeleri, toz ve mikrobu tuttukları için bebek odasının yer döşemesinde tercih edilmemelidir. Bebeğiniz için ideal olan, silinmesi kolay laminant, parke gibi döşeme türleri ve kolayca temizlenebilecek anti-allerjik halılardır.Bebeğinizin odasında uzun zaman geçireceğinizi hesap ederek, onun odasında kendiniz için de bir köşe oluşturun. Bebeğinizi emzirirken rahat edebileceğiniz bir koltuk ve hatta hafif müzik dinleyebileceğiniz bir müzik çalar sizi de mutlu edecektir.Bebeğinizin odasında güvenlik de, çok dikkat edilmesi gereken bir konudur. Duvara monte edilen aksesuarların yataktan olabildiğince uzak olması gerekir. Elektrik tesisatınız bebeğinizin kolayca ulaşamayacağı yerlerden geçecek şekilde düzenlenmeli, kapaklı prizler alınmalı, özellikle çekmeceli dolaplara, bebeğinizin ilerleyen zamanlarda tırmanıp düşmemesi için dikkat edilmeldir.Bebeğimin Odasında Kullanılan Eşyalar Nasıl Olmalı?

Aldığınız tüm eşyaların, sağlıklı ve temizlenmesi kolay eşyalar olmasına dikkat edin. Metal malzemeler manyetik alan üreterek bebeğinizin kendisini yorgun hissetmesine ve buna bağlı olarak uyku düzensizliklerine neden olabilir. Mobilyaları zehirli boya içermeyen ahşap malzemelerden seçin.Mobilyalarda sivri ve keskin çıkıntılar olmamasına dikkat edin.Büyüdüğünde bebeğinize odasında oyun alanı bırakmak için çok manda büyük çekmeceleri olan yatak takımı, bebeğinizin oyuncaklarını saklama işlevi görsün. Bazı bebek mobilyası dükkanlarında bebeğinizin çocukluk çağına kadar kullanabileceği çok fonksiyonlu seçenekler bulabilirsiniz.Bebek yatağınız korkuluklu olsun ve yanında düşmelerde bebeğinizi koruyacak kalınca bir sünger veya halı bulundurun.

1 Mart 2011 Salı

Bebeğinizle İlk 40 Gün

Bir anne olarak bebeğinizle hastaneden yuvanıza döndüğünüz ilk gün, hayatınızın en heyecan verici anlarından biri olacak.
Artık sizin ve aileniz için yepyeni bir dönem başlıyor; yorgunluklar ve endişelerin yanı sıra, taşıyacağınız sorumluluk da sinirli olmanıza sebep olabilir. Üstelik lohusalık dönemi hormonların da etkisiyle pek çok anne için psikolojik olarak zorlayıcıdır.
Bebeğinizin bakımı ve anneliğin ilk günlerinde kendinizle ilgili almanız gereken tedbirleri ise şu şekilde sıralamak mümkün;
Annenin BakımıDoğumu takip eden 40 günlük dönem Lohusalık dönemi olarak adlandırılır ve bu süre içinde vücunuduz kendisini toparlar. Bu dönemde yaşanan hormonal ve ruhsal değişimler, östrojen hormonunun düşmesi, lohusada depresif ruh halinin ortaya çıkmasına neden olabilir. Alıngan, kolay ağlayan, çabuk yorulan ve isteksiz bir hale gelebilirsiniz. Bu durumda doktorunuza danışarak 2 ay kadar demir takviyesi ve multivitaminler kullanmalı, düzenli uyku ve beslenme ile vücudunuzun boşalan kaynaklarını doldurmalısınız. Emzirme sürecinde doktor önerisi dışında kesinlikle sakinleştirici vb. ilaç almayın.
Bünyeniz, hamilelik döneminde vücudunuzda biriken fazla suyu, doğumu izleyen birkaç gün içerisinde atacaktır. Doktorunuza danışarak karın kaslarını güçlendirici yer egzersizlerine başlayabilir ve düzenli olarak bu hareketleri yapmaya devam edebilirsiniz. Bebeğinizle sürekli olarak ilişkide olduğunuzdan doğum sonrası vücut temizliğinize olağanüstü özen gösterin. Emzirme sürecinde göğüs bakımınızı ihmal etmeyin. Doğumdan sonra doktorunuza gidip doğum sonrası muayenenizi yaptırın. Doktorunuz, doğum sonrası, rahmin normal durumunu alıp almadığını saptayacak ve doğum öncesindeki sağlığınıza kavuşmanızı sağlayacaktır.Bebeğinizin Bakımı

Doğumu takip eden ilk 72 saat, sarı renkli Klostrum sütünüz gelir. Bu sütün bileşimi farklıdır ve bebeğin bağışıklığına yaptığı destek ile bebeğinizin ilk aşısı gibidir. Bebeğinizi hastaneden çıkmadan emzirin. Göbek bağı anne karnında bebeğin anneden besin ve oksijen almasını sağlar. Aynı zamanda anneden bebeğe bağışıklık sistemi ni güçlendirici antikorların geçişi de bu kordon sayesinde olur. Bebek doğduğunda bu bağın steril şartlarda ve belli bir uzaklıktan kesilmesi gerekir. Göbek yoluyla bebeğin vücuduna birçok mikrop girebileceği için, göbeğin temiz tutulması ve pansumanı son derece önemlidir.Bebeğiniz doğduğunda Vernix Caseosa denilen kremsi bir tabaka ile kaplıdır ve bu tabakanın bebeğin ısısının korunmasına ve enfeksiyonlardan korunmasına yararı vardır. Bebeğinizi 2. günden sonra, göbek kordonuna dikkat etmek kaydıyla hergün yıkayabilirsiniz. İlk aylarda pek çok bebekte gaz sorunları görülmekte ve bu bebeğin uykusunu da etkilemektedir. Bebeğiniz ilk ayının çok büyük bölümünü uyuyarak geçirecek ve 2- 3 saatlik aralıklarla beslenmek için uyanacaktır. Yenidoğan bebeğiniz çok hassas bir cilde sahiptir ve bu sebeple bezini sık sık değiştirmeniz gerekir. Temizlemede su, özel temizleyici sıvılar veya alkolsüz hassas alt değiştirme bezleri kullanabilirsiniz. Bebeğinizin altının uzun süre havasız kalmasını engellemeli ve temizlikten sonra bebekler için özel pişik kremleri uygulamalısınız.

Bebeğinizin hareket etmesi, kollarını bacaklarını oynatması, kaslarının güçlenmesi, kemiklerinin düzgün gelişmesi için önemlidir. Doktorunuz farklı bir öneride bulunmadığı takdirde bebeğinizi kundaklamaktan kaçınınız. Soğuk havalarda bebeğe başlık ve kat kat pamuklu kıyafetler giydirin ama bebeğin çok terlemesine izin vermeyin.

28 Şubat 2011 Pazartesi

Bebekte İshal ve Kabızlık

Eğer bebeğinizin kakası yumuşak ve sıvı kıvamındaysa bebeğiniz ishal olmuş demektir. Tehlikeli ölçülerde sıvı kaybının yaşanabildiği ishalin tedavisinde daha büyük çocuklarda ve yetişkinlerde bol su ve diğer sıvı gıdaların tüketimi etkili bir tedavi yöntemi olabilir. Ancak bebeklerde en doğru tedavi daha sık aralıklarla anne sütü, devam maması veya diğer bebeğin yaşına uygun gıdaları vermeye devam etmektir. Mamayı sulandırıp vermek doğru değildir. İki yaşın altındaki çocuklara her ishalli kaka yaptıktan sonra en az yarım çay bardağı su, eğer istiyorsa daha fazla su vermek sıvı kaybını önler.
İshal olan bebeğinize akut ishal durumundaki bebekler için özel olarak hazırlanan Milupa HN 25 maması verebilirsiniz. Milupa HN 25, hoş tadıyla, bebeğinizin beslenmesini aksatmadan ishal bitene dek ona destek olan özel bir mamadır. Bebeğin tüm besin ihtiyaçlarını eksiksiz karşılamaya devam ederken, Milupa HN 25’in özel süt bazlı ve yüksek kaliteli protein içeren formülüyle bağırsaklardaki tahribat onarılabilir. İshal olan bebeğinize ayrıca şeftali, muz, patates, pirinç içeren mamalar ve muhallebiler hazırlayıp verebilirsiniz.
Bebekte ağız ve dilin kuruması, bıngıldağın çökmesi, göz yaşının kuruması, idrarın azalması gibi sıvı kaybı belirtileri varsa, kusma sürekli devam ediyorsa, ateş ve kanlı ishal görülüyorsa vakit kaybetmeden en yakın sağlık kuruluşuna gidilmelidir.
Kabızlık:
Her bebeğin bağırsaklarının çalışma düzeni ve dışkılama sıklığı farklıdır. Bazı bebekler günde birkaç kere kaka yaparken, bazı bebekler her gün kaka yapmayabilir. Bebeğin dışkısı yumuşaksa, bebek zorlanmadan kaka yapıyorsa ve aynı zamanda kilo alışı düzenli, genel durumu da iyi ise endişelenmeye gerek yoktur.
Kabızlık, kalınbağırsağın sonundaki kaslar sertleştiği ve kakanın normal geçişini önlediği zaman meydana gelir. Kaka bağırsakta ne kadar uzun süre kalırsa, o kadar sıkılaşıp kurur ve vücuttan atılması zorlaşır. Sertleşmiş kaka kalın barsağın son kısmından geçerken yırtılmalara ve çatlaklara neden olur. Bu da bebeklerde ve çocuklarda kasılmalara neden olur. Çocuklar, bu acıyı yaşamamak için kakayı tutmak isteyebilir ve dışkılama hissini bastırabilir. Bu da kakanın içerde daha çok kurumasına, büyük çap ve hacme ulaşmasına neden olur. Böylece kabızlık döngüsü başlamış olur.
Eğer bebek normal sıklığının dışında birkaç gün kaka yapamadıysa, sert ve yoğun kıvamlı dışkılıyorsa, bunu yaparken acı çekiyorsa, ağlıyorsa veya kakasında kanlı izler varsa kabız olmuş demektir. Kabızlık üç günden fazla sürmüşse ve dışkıda kan görülmüşse bebek mutlaka doktora götürülmelidir.
Yeni doğan bebeklerde kabızlık çok daha az görülür. Bebek anne sütü ile besleniyorsa kabızlık yine de olabilir. Bebek anne sütü alıyorsa ve buna rağmen bebekte kabızlık yaşanıyorsa, anne diyetinde kabızlığı önleyici besinlere öncelik verilmelidir. Mama ile beslenen bebeklerde ise kabızlık problemi çok kolay çözümlenebilir, kabızlığı önleyici Aptamil Conformil’i deneyebilirsiniz. Lütfen doktorunuza/eczacınıza danışınız.

27 Şubat 2011 Pazar

Bebekte Diş Çıkması

azı bebekler ağzında dişle doğarken, bazıları da bir yaşına gelene dek hala diş çıkarmamış olabilir. Her ikisi de sıklıkla rastlanan durumlar olmasalar da, ikisinde de endişe edilecek bir şey söz konusu değildir. Bebekler, ilk dişleri olan süt dişlerini 6 aylıktan itibaren çıkarmaya başlarlar. İki buçuk yaş civarında hemen hemen tüm süt dişlerine kavuşmuş olurlar ve 6 yaşına geldiklerinde de süt dişlerini bırakıp yerine yeni ve kalıcı dişlere geçiş sürecine girerler.
Tabii ki bu dönemler bebekten bebeğe değişiklik gösterebilir; 3-4 aylıkken diş çıkarmaya başlayan bebekler de olabilir. Bu, genellikle kalıtım yoluyla anne babadan geçen bir özelliktir. Yani sizin dişleriniz erken çıkmışsa, büyük olasılıkla bebeğinizinkiler de erken çıkacaktır.
Diş Çıkarma Belirtileri
Her bebeğin gelişimi aynı olmadığı gibi diş çıkarma dönemleri de birbirinin aynı değildir. Bazı bebekler için bu süreç oldukça ağrısız ve rahat geçerken; bazıları için de son derece huzursuz ve ağrılı olur.
Bu bebeklerde kilo kaybına rastlanması da muhtemeldir. Bebeğin diş çıkarmaya başlaması ile birlikte çok fazla olmasa da ateş görülebilir. Bununla birlikte huysuzluğun artması, gece uyanma ve ağlama seansları, salya ve tükürükte artış diş çıkarma dönemlerinde en çok rastlanan durumlardır.
Kendilerini oldukça huzursuz hissettikleri bu dönemde bebekler, sürekli olarak rahatlatılmaya ve yatıştırılmaya ihtiyaç duyarlar.
Bunların dışındaysa;
Ateş ve ishalİştahsızlık ve beslenmeyi reddetmeAğız çevresinde döküntülerEllerini ısırmaHafif öksürükHer şeyi ağzına götürme isteğiYüzde ve boyun çevresinde kaşıntı gibi belirtilere de sıklıkla rastlamak mümkündür.

Tüm bu şikayetler diş çıkarmaya bağlanabilir, ama bu tip problemler çok sık yaşanıyorsa, bunları dişe bağlamadan önce bir doktora danışmak yararlı olacaktır. Unutmayın, diş çıkarmak bebek için sıkıntılı bir dönem olabilir, ama onu hasta etmez.
İshal, ateş (38 derece ve üstü) gibi belirtiler diş çıkartma ile aynı anda başlayan farklı bir hastalığın belirtileri olabilir. Çünkü oldukça hassas bir dönem geçirmekte olan bebekler, diş çıkartırken hastalıklara malesef daha yatkındırlar.
Neler yapabilirsiniz?
Kucaklayın: Bu sıkıntılı döneminde bebeğinizi rahatlatmak için onu daha sık kucağınıza alıp daha fazla okşayın. Sıkıntısını anladığınızı ve yanında olduğunuzu hissetmesini sağlayın.
Diş halkası / diş kaşıyıcısı kullanın: Uygun bir diş kaşıyıcı (ürünün plastik ve boyalı olmamasına dikkat edin) ya da havuç gibi çiğ sebzeler bebeğinizi rahatlatabilir. Fakat ne yapılırsa yapılsın, bazı bebekler için en güzeli kendi parmaklarını kullanmak olacaktır. Dikkat! Bebeğinize kemirmesi için bir şey verirseniz, akciğerlerine kaçırmaması için oturur pozisyonda olmasına dikkat edin ve mutlaka yanında bulunun.
Diş jeli kullanın: Diş etlerini hafifçe uyuşturmak için doktor önerisiyle verilen diş jellerinden, beslenme önceleri diş etlerine sürebilirsiniz. (4 aylıktan ufak bebeklerde kullanılmamalıdır.)
Masaj yapın: Bebeğinizin diş etlerine temiz ve soğuk bezle masaj yapabilirsiniz.
İlaç kullanımı: Şayet bebeğinizin ateşi ve ağrısı yoğunsa; hemen doktorunuza danışın. Gerek görürse, ilaç konusunda gerekli yönlendirmeyi yapacaktır.
Fırçalayın: Bebeğinizin süt dişleri tamamlandığında 10 altta 10 üstte olmak üzere toplam 20 dişe sahip olacak. Hepsi tamamlanmamış bile olsa dişlerini ne kadar erken fırçalamaya başlarsanız, fırçalama alışkanlığının gelişmesi ve diş sağlığı açısından o kadar faydalı olacaktır. Fırçalamayı bir oyun haline getirin ve ona iyi bir örnek olun. Kullanmanız gereken diş fırçası ve diş macunu için diş hekiminize danışın.
Şeker ve tatlıdan kaçının: Bebeğiniz süt dışında başka besinler tüketmeye başladığında, minicik ve bembeyaz süt dişlerinin uzun süreli sağlığı için, tatlı ve şeker yerine meyve, çiğ sebze gibi besinler tercih edin. Çocuğunuzu gazlı içecekler, yumuşak şekerlemeler, lolipoplar ve taze olmayan meyve sularından mümkün olduğunca uzak tutun.

26 Şubat 2011 Cumartesi

Yeni Doğan Bebek Bakımı

Yeni Doğan Bebek Bakımı
Bebek için, rahim içi hayatı, ideal bir ortam oluşturur. Çünkü beslenme, korunma ve ısınma gibi ihtiyaçlar kendiliğinden temin olur. Rahim dışı hayat başlayınca bu işler, mutlaka bir başkasının yardımını ister. Ayrıca tecrübe, ilgi, sevgi ve fedakarlık gerektirir. Doğum olayı anne ve çocuk için büyük bir iştir. Her iki vücud önemli bir travma geçirmiştir. Başka memleketlerde her yeni doğan bebeğe tıbbi muayene mecburiyeti koyulmuştur. Bunun iki faydası vardır.
1- Anomalilerin  erken teşhisi, gerekli tedavinin ve müdahalenin yapılması
2- Bulguların ışığında muhtemel hastalıkların erken teşhisi
Yeni doğan çağı hayatın ilk 4 haftasına denir. Bebek ölümlerinin büyük b ir kısmı bu devrede olur. Onun için çok önem taşır.
Yeni doğan bebek 37 derecede ki gayet muhafazalı bir ortamdan sıcaklığı 10-15 derece daha az yeni bir ortama girer. Bebeğin ilk bakımı için özel ısıtılmış bir yer önceden hazırlanır. Bu odadaki herşey steril olmalıdır. Temizliğe çok dikkat edilmelidir. Hastaneden mikrop bulaşma ihtimali en aza indirilmelidir. Bu arada bebeğin  kimlik tespiti en modern yöntemlerle yapılmalıdır. Rahim içi hayattan normal hayata uyum, 1-1,5 gün ister. Bu zaman içinde bebeğe K vitamini yapılır. K vitamini yeni doğan bebeği kanamalardan koruduğu gibi bir çok koruyucu etkene de yardımcı olur. Bizce yapılması gereken bir iş de; çocuğu daha ilk günlerde sünnet ettirmektir. Bunun sayısız fayfası vardır. Fakat genelde bu iş ileri yaşlara bırakılmaktadır.

25 Şubat 2011 Cuma

Normal Doğan Bebeğin Özellikleri

Normal Doğan Bebeğin Özellikleri
Genel görünümünde ilk ilgi çeken başın büyüklüğüdür.
Erişkinde 1/8 olan baş ve vücut nispeti, yeni doğan bebekte 1/4 dür.
Yüz yuvarlak ve şiştir. Alt çene kemiği küçüktür. Göğüs yuvarlak, batın bombedir.
Vücudun orta kısmı göbek hizasındadır.
Ağırlık 3-3,5  kg kadar, boy 50-55 cm arasındadır. Baş çevresi 34-35 cm dir.

24 Şubat 2011 Perşembe

Bebeklerde Kolik Nedir?

Bebeklerde Kolik Nedir?
Bebeklerde kolik oldukça yaygındır. Çoğunlukla 3.haftada  başlayabilir ve 4. ayın sonlarına doğru devam eder, 9. aya kadar sürdüğü görülen örnekler vardır. Ortalama her 5 bebekten 1 de görülür. Bu dönemde bebek şiddetli bir biçimde ağlayabilir. Tıbbi bir sorunu yokken bebek günde 3 saat kadar şiddetli bir şekilde ağlıyorsa muhtemelen bu koliktir.
Genelde kolik nedensizdir fakat gaz sancılarıda buna neden olabilir.

Peki, Bebeğin kolik olduğunu nasıl anlarız? Tıbbi bir sorun olmamasına rağmen şiddetli ağlaması.
- Bebeğin büyümesi ve gelişimi normal olması
- Tekrarlayan ağlama krizleri
- Günde 3 saat ve daha fazla şiddetle ağlaması
- Haftada en az 3 ve daha çok günde huzursuz olması, şiddetli ağlaması
-
Kolik’in Sebepleri nelerdir?- Hamilelikte stresli bir dönem geçirilmesi
- Anne sütü emiyorsa, annenin yediklerine alerjisi olabilir
- Artmış gaz sancısı
- Annenin huzursuz olması

Ağlayan Kolikli bebeğin rahatlatılması- Müzik dinletmek kolik ağrısı olan bebeğe iyi gelmektedir
- Sallamak. (biz bebeğimiz battaniye ile sallardık)
- Ilık bir banyo yaptırmak
- Karnına masaj yapmak ( bebek yağı ile daha iyi oluyor)
- Bebek arabası ile gezdirmek
- Kucağınızda gezdirmek
- Işıklar, odanızdaki ışıklara dikkatini çekmesini sağlayın. Loş ışıklı odanız varsa oraya götürün ışıkları yakın.
- Kucakta oynamak, hoplatmak vs.. ninniler sölemek
- Emzirme veya emzik vermek
- Arabanız varsa bindirip gezdirmek
- Karnına ılık havlu koyun

Emziren Annenin bebeğinin kolik olmaması için yemesi ve yememesi gerekenler
- Anne sütüne geçen gaz yapan yiyecekler bunlar, lahana, brüksel lahanası, baklagiller, kahve ve çay sigara, karnabahar, brokoli, inek sütü ve süt ürünleri, çikolata, pişmemiş soğan ve sarımsak, baharatlı gıdalar,
- Süte şeker atılarak veya ayranı tuzlu içerek gaz yapıcı etkisini azaltabilirsiniz.

23 Şubat 2011 Çarşamba

Sağlıklı Bebeğin Özellikleri

Sağlıklı Bebeğin Özellikleri
Genel görünümde ilk ilgi çeken başın büyüklüğüdür.
Erişkinde 1/8 büyüklüğünde olan baş, bebeklerde 1/4 büyüklüğündedir.
Yüz yuvarlak ve şiştir.
Alt çene kemiği küçüktür.
Göğüs yuvarlak, batın bombedir.
Vücudun orta kısmı göbek hizasıdır.
Ağırlık 2,8-3,5 Kg arasındadır.
Boy 47-55 cm civarındadır.
Baş çevresi 33-35 cm büyüklüğündedir.

22 Şubat 2011 Salı

Yenidoğan Bebeklerde Sarılık

Yenidoğan bebeklerde sarılık

Doğumun ikinci veya üçüncü günü gözlerde ve ciltte hafif sarılık belirir. Buna fizyolojik sarılık denir.  Sarılık gününüzde 5 bebekten 1 de görülmektedir. Korkulacak hiç bir şey yoktur. Genelde kendiliğinden geçer veya 1 gün hekim kontrolünde bulundurulur. Hekim kontrolünde iyileşir.
Bebeğin Sarılık olma sebepleri nelerdir.?
Yeni doğan bebekte alyuvarlar normalden fazladır. Bunların yıkımı sonucu meydana çıkan sarı madde, buna bilürubin denir. Karaciğer henüz görevini tam yapmadığı için bu sarı madde vücuttan atılamaz ve birikir. Sarılık şiddetlenirse tıbbi müdahale gerektirir.
Bunların yanı sıra ;
- Yapay sancı ile doğan bebeklerde
-Annedeki şeker hastalığına bağlı olarak
-Hepatit b bulunanlarda
-Doğum esnasındaki zorlanmalardan dolayı sarılık meydana gelir.

21 Şubat 2011 Pazartesi

Yenidoğan Sarılığı Çeşitleri

Yenidoğan Sarılığı Çeşitleri
En  çok görülen fizyolojik sarılığıdır. Daha sonra Anne sütü sarılığı görülmektedir. Az miktarda patalojik sarılıkta görülür.

1. Fizyolojik sarılık
Yeni doğan bebeklerde alyuvarlar normalden fazla olduğu için karaciğer henüz vazifesini tam yapamaz ve doğumda 2 mg olan bilürubin maddesi doğumdan sonraki 3. -4. günde 6 mg. ye kadar çıkar ve karaciğer bunu vücuttan atamaz. Fizyolojik sarılık 42 haftalık doğumların neredeyse tamamında görülmez.

Anne Sütü Sarılığı

Anne sütü ile beslenen bebeklerde bilürubin 12 mg. kadar çıkabilir. Bu oran emzirilen bebekler içerisinde %12-%14 arasındadır. Karaciğerin tam anlamıyla devreye girene kadar bu sarılık devam edebilir. Genellikle kendiliğinden geçer. Her hangi bir rahatsızlık sorunu ile karşı karşıya kalmayız. Bu tür sarılıklarda bebek anne sütü emmeye devam ederse sarılık ortadan kalkar.
3. Patalojik sarılık
Çok az görülmektedir. Genellikle ilk 24 saatte oraya çıkar. Bilürubin oranı daha yüksektir. Tıbbi müdahale gerekebilir.

20 Şubat 2011 Pazar

Yeni Doğan Bebeklerde Doktor Kontrolleri

Bebeklerde Doktor Kontrolleri
Yeni doğan bebek, doğar doğmaz ilk muayenesini olur. ikinci muayenesi genellikle 10 günlükken olmaktadır.
Bütün sistemi kontrol edilir. Yeni hayatına uyumu incelenir.
Her hangi bir hastalık ve anormali tespit edildiğinde, derhal önlem alınır. Doğuştan olan hastalıklar ve gelişim eksikleri zamanında giderilmeye çalışılır.
Çocuğun ileriki hayatında üzüntelere yer kalmaz. 2. Muayene sonrasında her ay doktor kontrolüne gitmelidir. Yeni doğan bebeğin her ay aşısı vardır.

19 Şubat 2011 Cumartesi

Yenidoğan Çağında Yatırma ve Uyku

Yenidoğan Çağında Yatırma ve Uyku

Bebekler genelde sırt üstü, yan yatırılır. Bu şekilde tefek kusmalardan ve boğulma tehlikesinden kurtulur. Günümüzde boğulma tehlikesi için güvenli yatış yastığı bulunmaktadır. Bunlardan kullanabilirsiniz. Fakat bebeklerde en uygun yatırma kısa süre karın üstü yatırmadır. Hafif sert, kırışık olmayan bir zemin uygundur.
Çocuk başını kaldırırsa, etrafı incelemeye başlayabilir. Yastık kullanılmaz. Çünkü yastıksız yatış çocuğun omurga bozukluklarını önler ve göğüs adalelerinin gelişmesine yardım eder.
Günlük uyku süresi bebeklerde 16-20 saat kadardır. Bebek, sakin, aydınlık bir odada küçük yatağında uyutulmalıdır. Işık bebeğin uyumasını engellemez.

18 Şubat 2011 Cuma

Yenidoğan Bebeklerde Ağlama

Yenidoğan Bebeklerde Ağlama
 Yeni doğan bebeğin ağlamaları aileler için önemli bir sorundur. Ağlayan bebeğe derhal bakılır. Elbiseleri ve kundak çok sıkı olursa bundan etkilenir. Çamaşırlar, arasında, iğne gibi yabancı cisim bulunması, gaz çıkarmama, emzirme saatinin gelmesi, su ihtiyacı ağlama nedeni olabilir. Ağlarken çocukla ilgilenmemek, ağlamaya bırakmak çocuğu mutsuz eder, kucağa alma ise, aileyi esir eder. Orta yol mutlaka bulunmalıdır.
Sağlıkları yerinde olan bebekler, günün aynı saatinde sebepsiz olarak ağlarlar. Emzirmeden sonra rahat bir uyku başlar, uyanma zamanına doğru hafif kıpırdanmalar ve memnuniyetsizlik belirtileri görülür. Giderek şiddetini artırır. Çok kere “acıkması” şeklinde yorumlanır. Çocuk normal beslense bile ağlama krizleri gelir. Hekime gidiş nedenleri olur. Bazen bir saat kadar süren ağlama krizleri görülür. Ailenin panik içinde olduğunu hisseden bebek, ağlamanın şiddetini artırır. Bu durum, sinir deşarjı (boşalma) olarak nitelendirilir.
Çocuk çok kere oyalanmak ister. Bu, kucak alışkanlığı yapar. Yere koyarsın ağlar, kucakta susar. Ağzına yalancı meme alan ve parmak emen çocuklarda bu vasıtalar susturuculuk vazifesi yapar.
Bebeğin sinirleri için yararlı olan ağlama se ansları, aileler için dayanılmaz zor durumlardır. Sabır, özen ve dikkat gerektirir. Üç aylığa kadar devam eder, sonra periyodik ağlama sahneleri azalır.
Sokağa Çıkarma: “Yeni doğan bebek, zorunlu hâller dışında dışarıya, açık havaya çıkartılırmaz. diye bir kural yoktur. Her canlı gibi onun da te miz havaya, güneşe ihtiyacı vardır. Ayrıca çocu ğun sinirlerini yatıştırır ve sakinleştirir.
Ancak çok kere temiz olmayan hava, sis, aşırı duman ve toz, şehir içindeki vasıtaların eksoz ga zı, fabrika ve meskenlerin ısıtılması sonucu meydana gelen hava kirlenmesinin çok olduğu kış aylarında, dikkatli davranılması gerekir.

17 Şubat 2011 Perşembe

Yenidoğan Bebeğin Temizlenmesi ( Banyosu )

Yenidoğan Bebeğin Temizlenmesi ( Banyosu )
Bebek dünyaya geldiği anda yapılacak ilk iş, göbeğinin bağlanması, solunum yollarının temizlenmesidir. ( Amniyos suyunun solunum yollarından dışarı çekilmesi )
Çocuk 37 derece suyla iyice yıkanır. Bundan sonraki yıkama göbek düştükten sonra olması gerekmektedir. Fakat zaruri hallerde bazı yerleri yıkanabilir. Kesinlikle göbek düşmeden göbeğe su değdirmeyiniz. Göbek düşmeden yıkanan bebekte iltihap olur.
Yeni doğan bebek sık sık kaka yapar ve işer. Altı kirlenir ve pislenir. Derisi çok naziktir, tahrişten çabuk etkilenir. Mikroplanır ve yaralar oluşabilir. Yeni doğan bebeğin temizliğini sıcak su ve pamukla yapınız kesinlikle Islak mendil kullanmayınız. Islak mendil pişiğe yol açar.
Bundan sonra pişik kremi ve yağ kullanabilirsiniz. Zeytinyağı pişiğe çok iyi geldiğinden kullanabilirsiniz. Henüz banyo yapmayan çocuk en az günde bir kez temizlenmeli, kakasının rengi ve kokusu tetkik edilmelidir.

16 Şubat 2011 Çarşamba

normal doğum nasıl olur

Normal doğum, doğuma yaklaşan hamileler için bir çok soru işareti içerir. İşte size normal doğum hakkındaki tüm sorularınıza cevap verecek bilgileri veriyoruz ediyetisyen.net olarak.
Normal doğum ne kadar sürer. Yalancı doğum sancısı nedir. Normal doğumda epidural anestezi yapılabilir mi. Hangi durumlarda normal doğum tercih edilmez. Normal doğum sonrasında anne neler yaşar. Doğumun başladığı nasıl anlaşılır.
Normal doğumun sezaryene göre avantajları var mı. Normal doğumun riskleri var mı. Normal doğum sırasında sorun yaşanırsa ne yapılır. Normal doğum ile ilgili merak ettiğiniz tüm konuları Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Kağan Kocatepe anlatıyor.
Normal doğum ne kadar sürer : Normal doğum başlangıcı tıbbi olarak rahim ağzının 4 cm açık olduğu ve doğum sancılarının düzenli olarak girdiği dönemdir. Bundan öncesi doğum süresine dahil değildir.
Doğumun aktif olarak başlamasından sonra, ilk doğumunu yapacak olanlarda, saatte 1 cm’lik açılma olur ve yaklaşık 6-8 saat sonunda tam açılma gerçekleşir. Bundan sonra ıkınma aşamasına gelinir. Bu aşamanın süresi anne adayının gücüne bağlıdır. Yarım saat ile bir saat arasında doğumu yapabilir. İkinci doğumunu gerçekleştiren annelerde bu süre iki saat daha azalır, üçüncü doğumda artı yarım ve bir saat daha azalır. Dördüncü doğumda ise artık doğumhaneye girdikten yaklaşık 4-5 saat sonra doğum gerçekleşir.
Yalancı doğum sancısı nedir: Bu sancılar özellikle ilk anneliğini yaşayacak olanların en sık düştüğü tuzaktır. Hastaneye giderler ve eve geri gelirler. Yalancı doğum sancısı henüz doğum sancısı olmayan dönemde görülen sancıdır ve düzensizdir. 34’üncü haftada bile başlayabilir. Sancı girer kısa sürer ve çıkar. Daha sonra tekrarlayabilir. Bu durumda sancının ne kadar zamanda bir geldiğine istirahatle geçip geçmediğine bakmak gerekir. İstirahatle geçiyorsa bu doğum sancısı değildir. Yine eğer düzensiz sancılar şeklindeyse gerçek doğum sanıcısı olamaz.
Yalancı doğum sancısı doktora gitmeyi gerektiren bir durum değildir. İstirahat ederek sancıların düzenli hale geleceği zamanı bekleyerek ve her şeyden önemlisi sol yana yatıp bebeğin hareketlerine dikkat ederek doğum zamanı beklenmeli. Yalancı doğum sancısı çoğu zaman kendi kendine geçer. Doğuma hazırlayıcı kasılmalarda 32’nci haftadan itibaren görülebilen tamamen masum rahim kasının esas doğum kasılmalarına antrenman olarak yaptığı kasılmalardır.
Normal doğumda epidural anestezi yapılabilir mi: Epidural anestezi omuriliği dıştan saran zarın etrafına yapılan bir anestezi ile belden aşağısının uyuşturulmasıdır. Anestezi maddesi yavaş yavaş yayılarak rahim kasının sancı duyma özelliğini azaltır. Kasılmalar olur fakat sancılar olmaz. Epidural anestezi normal doğumda aktif dönem başladıktan sonra yani 4 cm’lik açıklık ve düzenli sancılar başladıktan sonra uygulanabilir. Eğer iyi uygulanmışsa doğumun seyrini hiçbir şekilde değiştirmez. Hatta rahmin daha iyi açılmasını sağlar. Esas önemli an ıkınma evresi başladıktan sonradır.
Anestezi uzmanının yapacağı en ufak bir yanlışla doğum vakumla gerçekleşmek zorunda kalabilir. Ya da hiç yanlış olmasa doz iyi bir şekilde verilmiş olsa bile epiduralden sonra bebeği vakumla çekme olasılığı hiç anestezi uygulanmayan normal doğumda yüzde 1 civarındayken, epiduralde yüzde 4-5’e çıkar. Vakumun bebeğe hiçbir zararı yoktur. Sadece müdahaleli doğuma girer.
Hangi durumlarda normal doğum tercih edilmez: Doğum biçimine karar vermek için 34-36’ncı haftalar arasını bekliyoruz. Çünkü bu dönemde bebeğin aşağı yukarı kaç kilo doğacağı belli oluyor. Pelvis dediğimiz çatı muayenesini yapıyoruz. Buna göre normal doğum kararı veriyoruz. Ancak son ana kadar normal doğum sezaryene dönüşmek zorunda kalabilir. Bebek sıkışabilir. Kalp atışları azalabilir. Bebeğin vücudu çıkana kadar sezaryenden kurtuldun demek mümkün değil.
Kesinlikle normal doğum yapılamayacak durumları şöyle sıralayabiliriz. Bebeğin yatay durması plesantanın doğum kanalını tıkaması veya bebeğin aşırı iri olması. Öteki durumlarda ise biraz risk alarak normal doğum gerçekleşebilir ama sezaryen daha uygundur. Örnek olarak ilk doğum olup bebeğin ters durması durumunda normal doğum mümkündür. Ama sezaryen daha uygundur. Çoğul gebeliklerde bebeklerin pozisyonları uygunsa da sezaryen gerekebilir.
Doğum uzamışsa bu bir şeylerin ters gittiği anlamına gelir. Normal doğum sezaryene dönüşebilir. Kesinlikle normal doğum yapamazsın yada yapabilirsin denilen durumlar çok azdır. Doğum şekline doktor değerlendirmesi sonucunda karar verilir.
Normal doğum sonrasında anne neler yaşar Aslında doğumdan altı saat sonra anne bebeğiyle birlikte taburcu olabilir. Ama biz daha güvenli olsun diye 12-24 saat anneyi hastanede tutuyoruz. Anne doğumdan sonra dikiş atılan bölgede zaman zaman sancı yaşayabilir. Ama buna ağrı kesiciler etki eder. Doğumdan sonra yemeğini hemen yiyebilir. Ayağa kalkabilir ve idrarını yapabilir. Sezaryene göre normal hayata dönüş çok daha kısa sürer.
Doğumun başladığı nasıl anlaşılır: Doğum sinsi bir olay değildir. Anne adayı çoğu zaman hisseder. En tipik şekli belden başlayan ve karına doğru giden kasılma ve gevşemeler oluşmasıdır. 10 dakikada üç sancı gelmeye başlamışsa ve her biri 40-50 saniye sürüyorsa bu sancılar anne adayını rahatsız ediyorsa hastaneye gitme zamanı gelmiş demektir.
Normal doğumun sezaryene göre avantajları var mı: Hem anne için hem bebek için uygun koşullar yerine gelmişse risk faktörü saptanmamışsa normal doğum daha avantajlıdır. Ancak en ufak bir risk dahi saptanmışsa normal doğum yapılmamalı. Bazı ülkelerde özellikle az gelişmiş ülkelerde normal doğum oranları daha fazla. Çünkü daha fazla risk alınabiliyor.
Normal doğumun riskleri var mı: Normal doğum sırasında soru yaşanırsa ne yapılır. Normal doğumun her aşamasında sezaryene geçilebilir. Bebekle ilgili durumlar bebeğin sıkışması, kalp atışlarının azalması annenin bebek rahimdeyken kakasını yapmış olması normal doğumun yarıda kesilmesine neden olabilir.
Anneyle ilgili durumlar ise annenin doğumunun ilerlememesi, yani rahim ağzının açılmasının devam etmemesi halinde annenin sancı çekiyor olması bazen rahim ağzında açılma olmazken sancınında olmaması ve suni sancı verilmesine rağmen doğumun ilerlemiyor olması.
Ayrıca beklenmedik bir şekilde kanama meydana gelirse buda anneyle ilgili bir sezaryen nedenidir. Normal doğum ilk evresindeyken yani 9-10 cm’lik açılmaya kadar olan dönemde tek çare sezaryenken ikinci evre olan ıkınma evresine gelindiğinde ise vakum veya forseps denilen aletlerle bebeğin başından çekilmesi gerekir. Anne adayının ıkınma ile yapması gerekeni dışarıdan müdahale ile yapmış oluruz.

15 Şubat 2011 Salı

hangi doğum daha sağlıklı

Son yıllarda normal doğum yapan kadın neredeyse kalmadı. Sezaryen annelerin çoğu tarafından pratik ve acısız bir seçenek olarak görülüyor. Oysa sezaryenin de kendine göre riskleri bulunuyor ve keyfe göre uygulanmaması gereken bir doğum şekli.
Uzmanlar uyarıyor sezaryen bir ameliyattır diyor. Bu ameliyatta kan kaybı, enfeksiyon riski, damarlarda kan pıhtısı veya amnios sıvısının oluşturacağı tıkanıklıklar gibi ölümcül olabilen komlikasyonlar daha sık görülür.
Yinede genelde anne adayları doğum sancıları çekmemek ve doğumdan daha hızlı kurtulmak için sezaryeni tercih ediyorlar. Peki hangi durumlarda gerçekten uygulanması gerekiyor.
Hangi durumlarda normal doğum tercih edilemez: Sezaryenin sadece riskli durumlarda tercih edilmesi gerektiğini belirten uzmanlar normal doğumun yapılamayacağı durumları şöyle sıralıyorlar. İlk bebeğin ters geliyor olması, bebeğin anne karnında yan duruşu, plasentanın önde oluşu, plasentanın erken ayrılması, kordonun bebeğin başının önünde olması, bebeğin suyunun ileri derecede azalması, üçüz gebelik, ikiz gebelikte ilk bebeğin poposunun önde olması, annenin kemik yapısının dar olması, annenin bel fıtığı, kalp hastalığı, yüksek tansiyon gibi ıkınmasının mahsurlu olduğu durumlar, annede genital bölgede herpes uçuk ve HPV gibi virütik enfeksiyon durumunun bulunması gibi durumlarda sezaryen tercih edilir.
Sezaryenin tehlikeleri nedir: Uzmanlar sezaryenle doğan bebeklerde ilk günlerde soluk alıp vermede sorun yaşanabileceğini belirtiyor. Bebek anne karnında bir sıvının içinde. Bu sıvı bebeğin hava yollarına giriyor. Normal doğum sırasında vajinadan geçerken bebek sıvıyı atıyor.
Oysa sezaryende bebeğin bu şansı yok. Bu nedenle doğum sonrası bebekte sık soluk alıp verme ve bazen geçici de olsa yoğun bakım takibi bile gerekebiliyor. Anne sezaryen sonrası ağrı nedeniyle bebeğini yeterince besleyemeyebiliyor. Bebek yeni doğan döneminde yeterince beslenemeyince bağırsak hareketleri yeterli olmayabiliyor ve tüm yeni doğan bebeklerde görülen sarılık daha belirgin boyutlara ulaşabiliyor.
Normal doğumdan korkmayın: Normal doğum için annenin istekli ve kararlı olması gerekiyor. Birçok anne adayı bu konuda toplumda oluşan ön yargıların olumsuz etkilerinin tesirinde kalıyor. Hamile kadınlar çevresi tarafından maalesef korkutuluyor. Doğum hikayeleri bazen abartılıyor.
Anne adayları tanımadıkları kişiler tarafından bile Allah kurtarsın diyerek korkuya sürükleniyor. Anneleri ürküten ağrıya bugün tıp çözüm bulmuş durumda. Epidural analgezi ağrısız doğum ile anneler çok daha rahat normal doğum süreci yaşıyorlar. Batı ülkelerinde normal doğumun daha yaygın olmasının nedeni epidural analgezinin daha sık kullanılması.
Epidural anestezi nedir: Epidural anestezinin sinirlerin omurilikten çıktığı yere lokal anestezi ile ağrısız bir şekilde uygulanıyor. Epidural anestezi ile normal doğumun artık ağrısız bir şekilde gerçekleştirebildiğini belirten uzmanlar uygulamayı şöyle anlatıyorlar. Epidural analgezide doğumun başında bel bölgesine kateter yerleştiriliyor.
Ağrı kesici ilaç verilmesi için rahim ağzı 4 cm açılıncaya kadar bekleniyor. Epidural analgezi uygulanmış olan hastalar doğum anında ıkınma hissi duymayabilirler. Fakat doğuma yardımcı olan kişiler ağrıları elle veya monitörden gözleyerek ıkınma zamanını anneye söyleyebiliyorlar.
Normal doğumun avantajları: Bebeğe anestezi uygulanmamış oluyor. Doğum esnasında bebek ciğerlerindeki sıvıyı atıyor. Anne bebeğini hemen emzirmeye başlıyor. Doğumdan sonra yaklaşık 24 saat içinde taburcu olunabiliyor. Anne normal hayata daha çabuk geri dönebiliyor. Normal doğum yapan kadınlar daha kolay kilo veriyor.

14 Şubat 2011 Pazartesi

hangi günlerde hamile kalınabilir

Planlı hamilelik özellikle kariyer yapma çabasındaki çalışan çiftler için büyük önem taşıyor. Günümüz koşulları hemen hemen her alanda olduğu gibi bebek sahibi olma konusunda da plan yapmayı gerektiriyor. Ama kararı verince bebek de hemen gelmiyor.
Aylarca çaba sarf edildiği halde ve klinik olarak hiçbir sorun bulunmamasına rağmen bazen istenilen hamilelik bir türlü gerçekleşmiyor. Çünkü ya yumurtlama zamanı tutturulamıyor yada farkında olmadan hamileliği engelleyen hatalar yapılıyor. Oysa maddi ve manevi açıdan hazır olunan bir dönemde bebek sahibi olmak istendiğinde insanların beklemeye pek de fazla tahammülü olmuyor.
Peki doğru olduğu düşünülen zamanda vakit kaybetmeden hamileliğin gerçekleşmesi için neler yapılmalı ve nelere dikkat edilmeli. Uzmanlara göre hiçbir doğurganlık problemine sahip olmayan ve korunmayan bir çiftin ortalama hamile kalma şansı her adet döneminde yüzde 25 civarında. Çiftin yaşı regl döneminin zamanı ve ilişkilerin sıklığı ise başarıyı etkileyen en önemli faktörler. Hamileliği sağlayan ve destekleyen koşullara dikkat ederek arzu ettiğiniz bebeğe bir an önce kavuşabilmek için uzmanımızın önerilerini dikkatlice uygulayın.
İdeal yaşta mısınız: Tıbbi araştırmalar çocuk sahibi olabilecek çağdaki yetişkinlerin yüzde 10–15′inin kısırlık problemi ile karşılaştığını ortaya koyuyor. Aktif bir cinsel yaşamı olan çiftlerin yüzde 57’si üçüncü ayda, yüzde 72’si altıncı ayda, yüzde 85′i de birinci yılın sonunda hamile kalıyor. Hamilelik için gereken süre, çiftlerin yaşları yükseldikçe artıyor.
Yaşla beraber kadının üretkenliğinin azaldığını belirten uzmanlar yaşın çocuk sahibi olunmasında bu kadar önemli olmasını başlıca iki nedene bağlıyorlar. Birincisi yaşlanma sonucunda yumurtaların kaliteleri bozuluyor. İkincisi, ilerleyen yaşla birlikte erken gebelik kaybı olasılığı artıyor. Bir kadın üreme çağı boyunca ortalama 400–500 kez yumurtluyor. Yaş ilerledikçe kaliteli yumurta sayısı da azalıyor.
Yumurtlama döneminizi tespit edin: Kadınların en fazla doğurgan oldukları döneme ait şöyle küçük formüller söz konusu adetin başladığı gün 1. gün olarak kabul ediliyor ve 28 günde bir adet gören kadında yumurtlama 13.- 15. gün arasında gerçekleşiyor. İşte bu dönem en fazla doğurgan olunan zaman. Ancak kadınların tümü bu dönemde yumurtlamıyor.
Bazıları biraz daha önce veya sonra yumurtlayabiliyor. Bazıları da hiç yumurtlamıyor. Unutulmaması gereken nokta şu! Yumurtlama problemleri olmasına rağmen kadınlar adet görebiliyor ve yumurtlama gücü aydan aya değişebiliyor. Yumurtlamanın olup olmadığı ultrason yada kan testleriyle belirlenebiliyor.
Erkek spermi cinsel ilişkiden sonra yaklaşık 48-72 saat kadın vücudunda canlı olarak kalabiliyor. İşte kadının en doğurgan olduğu bu zamanda ve sperminde orada olması gerekiyor. Birde yeterli sperm bulunabilmesi için her gün yerine gün aşırı cinsel ilişkiye girilmesi. Çünkü fazla sayıda cinsel ilişkide bulunmak erkeğin menisindeki sperm sayısını azaltıyor.
Yumurtlamanın gerçekleştiği nasıl anlaşılır: Göğüslerde hassasiyet karın bölgesi ve kasıklarda ağrı, rahatsızlık hissi, vajinal akıntıların ve vajinada ıslaklığın artması gibi şikayetler yumurtlamanın gerçekleştiğinin belirgin işaretleridir. Ayrıca eczanelerde satılan ovülasyon belirleme testleri ile de yumurtlamanın gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenebilir.
Test yaptırabilirsiniz: Jinekologların yumurtlama zamanını izlemek için kullandıkları en önemli yöntem LH düzeyinin tespiti. LH düzeyindeki ani yükseliş, yumurtlamanın 1-1.5 gün içinde başlayacağını ve dolayısıyla kadının adet dönemi içindeki en verimli 2-3 gününün başladığını işaret eder. İşte bebek sahibi olmaya karar veren çiftler için cinsel ilişkiye girilmesi en öncelikli günler, bu günlerdir. İdrardaki LH düzeyindeki ani yükselişi artık eczanelerde satılan testler sayesinde evinizde de zamanında ve kolayca tespit edebilirsiniz.
Siz yinede tedbirli olun: İlişki sırasında kayganlaştırıcı olarak tükürük veya diğer krem vs. gibi maddelerin kullanılması spermleri öldürerek hamileliği önleyebilir. Ayrıca yer çekiminin etkisiyle ayakta veya oturur pozisyonda kurulan ilişkide ya da ilişkiden hemen sonra ayağa kalkıldığında spermlerin rahim ağzındaki açıklıktan geçmeleri zorlaşır. İlişki sonrası kadının bir süre sırt üstü yatması hamilelik ihtimalini artırabilir. Her şeye rağmen tamamen sağlıklı bir çiftin hamilelik elde etme şansı her ay yüzde 25′tir. Hamilelik ve öncesindeki dönemde çiftlerin yüksek ısıya maruz kalmaktan kaçınmaları gerekir.
Saunadan ve çok sıcak suyla banyo yapmaktan kaçınılmalıdır. Ayrıca hamilelik ve hamilelik öncesi dönemde çalışma ortamında böcek öldürücü, kurşun, etilen oksit gibi kimyasal maddelere ve radyasyona maruz kalmaktan kaçınılmalıdır. Bu dönemde çamaşır suyu vs. gibi temizlik maddeleri kullanırken eldiven kullanmaya ve bu maddeleri solumamaya özen gösterilmelidir.
Günümüzde bilgisayar kullanımının yaygınlaşmasıyla video, display terminallerinden bilgisayar ve televizyon ekranı yayılan elektromanyetik alanın da hamilelere zararlı, olabileceği düşünülmektedir. Bu tip enerjiye maruz kalan kadınlarda düşük oranının arttığı gösterilmiştir. Bu zararlı etkiden korunmak için bilgisayar ekranından 80 cm. uzakta oturulması önerilir. Özellikle monitörlerin arka bölgelerinden uzakta oturmak gerekir.
Doğum kontrol hapı kullandıysanız: Doğum kontrol hapları en güvenilir doğum kontrol yöntemlerinden biri. Ancak doğum kontrol hapını uzun süre kullanan ve bırakan kadınlarda bir süre daha yumurtlama problemi görülebiliyor. Bu sebeple hamile kalmak için geçen süre diğer doğum kontrol yöntemlerine göre uzun olabiliyor.
Bu uzamaya karşın, doğum kontrol hapı kullanımıyla kısırlığın arttığı konusunda herhangi bir kanıt yok. Doğum kontrol hapıyla korunan kadınlar hapları kullanmaya devam ederkende örnek olarak kullanmaya yeni başladıklarında veya kestikten hemen sonra hamile kalabilirler. Bu durumda bebeğin sağlığı olumsuz etkilenmez.
Şansınızı artırın: Sağlıklı beslenmek yumurta ve sperm kalitesini dolayısıyla döllenmeyi etkiler. Hamilelik öncesi dönemde sağlıklı beslenme alışkanlıklarının edinilmesi ve bunların hamilelik süresince devam ettirilmesi çok önemli. Düzenli beslenme alışkanlığı anne adayına ailesine ve gelişecek bebeğin sağlığına katkıda bulunur.
Boyunuza ve vücut yapınıza uygun kiloda olmak, sağlıklı bir hamilelik için ayrıca önemli. Hamile kalmadan önceki dönemde yağdan fakir, liften zengin diyet uygulanarak ve egzersiz yaparak kilo verilmesi uygun olur. Ancak hızlı kilo verebileceğiniz diyetler hamile kalma şansını düşürüp hamilelik öncesi besin depolarınızı azaltır.
Sağlıklı hamilelik için en önemli vitamin folik asittir. Döllenmeden hemen sonra omurilik ve sinir sisteminin gelişmesinde önemli rol oynar. Hamilelikten önceki 3 aylık dönemden itibaren, günde 400 mg. folik asit takviyesi sinir sistemiyle ilgili bozuklukların oluşmasını engeller. Folik asit narenciyede, yeşil yapraklı sebzelerde, fındık, badem ve baklagillerde bulunur.
Günde 300 mg.’dan 3 bardak filtre kahve fazla kafein alınması üreme sağlığını olumsuz etkiler. Kafein kahvenin dışında çay, kakao, kolalı içecekler gibi birçok gıdada bulunur. Bazı çalışmalar fazla kafein alımının düşüklere yol açtığını göstermiştir. Hamilelik ve öncesi dönemde kafein alımı mümkün olduğu kadar azaltılmalı ve kafeinsiz içecekler tercih edilmelidir. Hamilelik öncesi ve hamilelik döneminde hiç alkol alınmaması en doğru yaklaşımdır. Alkol erkeklerde sperm sayısını ve kalitesini azaltır.
Hamilelik ve öncesi dönemde sigara içilmemesi ve sigara içilen ortamlardan uzak durulması gerekir. Sigara yumurta ve sperm kalitesini bozar, yumurtanın döllenmesini ve döllenen yumurtanın rahme tutunmasını zorlaştırarak hamileliği önler. Sigara içen kadınlarda dış gebeliğin daha sık görüldüğünü gösteren çalışmalar vardır. Bu dönemde sigara bırakmayı kolaylaştıran nikotin sakız ve bantlarının kullanımı önerilmez.
Suni tatlandırıcılar ve bunları içeren gıda maddelerinin kullanımından da hamilelikte ve öncesindeki hazırlık döneminde kaçınılması gerekir. Hamilelik öncesi ve hamilelik döneminde çiftlerin stresten mümkün olduğu kadar uzak kalması ve yeterince dinlenmesi gerekir. Egzersiz fazla ağır olmamak şartıyla önerilir. Ağır egzersiz kadın ve erkekte üreme sağlığını olumsuz etkiler.

13 Şubat 2011 Pazar

kolay hamile kalma kürü

Kolay hamile kalmak nasıl bir şey sizce. O zaman bu konuda size biraz yardımcı olabiliriz. Öncelikle kaynamakta olan yarım litre suya 10 adet incir kurusu atınız.
Daha sonra bu kuru incir ve su karışımını 20 dakika kadar kaynatın. 20 dakika kaynattıktan sonra karışımın ılımasını bekleyin. Ilımanın hemen ardından karışımın suyunu süzün ve karışımı 3 yada 4’e bölerek yemek öğünlerinden hemen önce aç karnına için.
Bu işlemi 21 gün boyunca yapın ve ardından 7 gün ara verdikten sonra bir 21 gün daha uygulayın. Her uygulamada karışımı günlük ve taze bir şekilde hazırlamayı ihmal etmeyin.
Bu şekilde yaptığınız uygulamalardan sonra hamile kalma şansınız biraz daha artacaktır.

12 Şubat 2011 Cumartesi

norovirus, norovirus gastroenteriti

Küçük çocuklar ve yaşlılar için tehlikeli olan norovirusün mide bulantısı, kusma ve ishale neden olduğu, ateşi çok artırmadığı bilinmekte. En son almanya’da görülen norovirus salgınında virusun 16 bin 800 kişiye bulaştığı, 3 kişinin ise virus nedeniyle yaşamını yitirdiği belirtildi.
Hamburg kentinde mart ayının ilk haftalarında yaklaşık 470 kişinin ülkenin güneyindeki bavyera eyaletinde 500, kuzeybatıdaki kuzey ren Vestfalya eyaletinde de 3 bin 400 kişinin virusle enfekte olduğu bildirildi. almanya robert koch enstitüsü’nün başkanı reinhard kurth, focus dergisine yaptığı açıklamada kış boyunca yaklaşık 1 milyon kişinin virüsü kapmış olabileceğini bildirmiştir. Kalabalık mekanlarda virüsün çok kolay bulaştığına dikkat çeken uzmanlar virusten korunmak için hijyene önem verilmesi gerektiğini bildiriyor.
Norovirusler nelerdir: Noroviruslar daha önceleri norwalklike viruslar olarak bilinen ve caliciviruslar olarak adlandırılan bir virus grubunun üyeleridir. Bu virusle enfeksiyon dünya çapında viral gastroenterit hastalıkların major sebebidir. Norovirusla infeksiyon mide ve bağırsakları etkileyerek gastroenterit ya da mide gribi olarak adlandırılan hastalığa yol açar. Ayrıca norovirusların gastrointestinal hastalıklara sebep olabilecek bakteri ve parazitlerle de ilişkisi yoktur.
Caliciviridae ailesinde insanlarda gastroenterite neden olan iki genus norwalklike viruslar NLV ve sapporolike viruslar bulunur. Norwalk like virus insanlarda gastroenterit sebebi olarak tanınan ilk virustur. Daha sonraları caliciviridae ailesinin diğer üyeleri tanınmış ve bu ailenin üyeleri NLV ve Small Round-Structured Viruses veya salgının olduğu yere göre verilen isimlerle tanımlanmıştır. Yakın zamanlarda NLV grubu, Norovirus ve SLV grubu ise Sapovirus olarak isimlendirilmiştir.
Norovirus, yaklaşık 27 nm büyüklüğünde bir RNA virusudur. Kapsidi ikosahedral yapıdadır. Virusun yüzeyinde 32 adet kupa şeklinde çöküntüler bulunur. Norovirus genomu pozitif polariteli tek sarmallı RNA’dır ve 7,6 kb uzunluğundadır. Ayrıca 3 adet ORF’ları vardır. ORF1 ve RNA bağımlı RNA polimeraz ve helikaz gibi yapısal olmayan proteinleri kodlar. ORF2; major kapsid proteini VP1 ve ORF3 ise minor kapsid proteinini kodlar.
Norovirus ve sapoviruslar çok fazla genetik varyasyonlar gösterirler. Genetik farklılıklara en çok viral RNA rekombinasyonları neden olur. Ayrıca virusun RNA bağımlı RNA polimeraz enziminin RNA sentezi sırasında hata yapmaya eğilimli olması da bu farklılıkların meydana gelmesinde rol oynar ve böylece yeni suşlar ortaya çıkar.

11 Şubat 2011 Cuma

bebekler ne zaman emekler

Bebeği olan anneler ilk defa bu heyecanı yaşıyorsa bebekler ne zaman emekler diye sorabilir.
Bebebklerin emekleme zamanları ortalama bir tarih aralığında verilebilir ama tabi ki bu durum her bebek için şart değildir.
Bebeğinizin emeklemesini etkileyen birçok faktör vardır sonuçta. Kimi bebekler 6. ayda emeklemeye başlarken kimi bebekler 7.8.9.10. ayda emeklemeye başlayabilir.
Ortalama bir tarih vermek gerekiyorsa bebekler 10. aydan itibaren emeklemeye başlar. Bebeğinizde bu durumu gözlemleyebilirsiniz.
Bebekler emeklemeye başladıkları andan itibaren daha fazla bakım ister. Çünkü artık gözünüzün önünden uzaklaşabilecek yetenekleri vardır.
Bebek 10. aydan itibaren emeklemeye başlar. Kısaca bebekler alıcı dili anlar ancak verici dili anlamaz. Verici dil konuşmaktır. Bebekler konuşamaz ancak konuşulanı iyi anlar.
- Çimdikleyebilir
- Kendi kendine bisküvi yiyebilir, kaşığı ağzına götürebilir
- Buraya gel gibi bazı sözcükleri anlamaya başlar
- Her şeye dokunarak keşfetmeye çalışır
- Elindeki nesneyi istendiğinde verir
- Tanıdığı biri sorulduğunda onu aramak için başını çevirir
- Heceler, dikkati çekmek için bağırır
- Duyduğu sözcüklere benzer sesler çıkarır
- Oyuncağı yere fırlatır
- El sallar, baş-baş, gel-gel yapar
- İsmini tanır
- Hayır sözcüğünü anlar
- Yabancıları ayırt eder
- Oyun oynamayı sever
- Mimik yapmaya başlar

10 Şubat 2011 Perşembe

bebek uyutma yöntemleri

Tam kafanızı yastığa koymuş uykuya daldınız. Bebeğiniz tekrar uyandı ve bağırarak ağlamaya başladı. İşte burada onu nasıl uyutabileceğinize dair bazı fikirlere yer verdik sizin için.
Bebeğinizi sallayın. Çoğu bebek sallanmaktan hoşlanır. Onu emzirin. Bebekle emzirme sırasında uykuya dalmayı severler. Aslında bazen beslenmesini bitirmeden onu uyanık tutmak oldukça zordur. Fakat bunu alışkanlık haline getirmesine izin verirseniz bebeğiniz artık emzirmeden uyumayacaktır.
Bebeğinizi beşik veya salıncak ile sallayın. Çünkü bu sallanma mızmız bebeği sakinleştirebilir. Uykuya dalmasına olanak sağlar. Onu kundaklayın. Yeni doğan bebekler sarılıp örtüldüğünde kendini rahat ve güvende hisseder. Bebeğinizle dans edin. İyi bir ninni veya hafif bir müzik, karanlık bir odada bebeğinizle yavaşça dans etmek, onun uykuya dalmasına neden olur.
Bebeğinize banyo yaptırın. Yatmadan 1 saat önce yaptıracağınız ılık bir banyo bebeğinizin dinlenmesine ve uyumasına yardımcı olacaktır. Bebeğinizle bir araba gezintisine veya yürüyüşe çıkın. Çoğu bebek yatağında yada beşikteyken uykuya direnir. Hareket halindeki bir araç içinde veya bebek arabasında giderken daha mutlu olurlar.
Kitap okuyun ve onunla konuşun yada şarkı söyleyin. Kelimeleri anlayabilmek için henüz çok küçük olsa bile sesinizin yumuşak ritimleri onun uyumasına yardımcı olabilir. Bir fan veya hafif gürültü veren bir cihaz çalıştırın. Fanın sürekli uğultusu, bebeğin diğer seslere dikkatini azaltır. Çamaşır yıkayın. Çamaşır makinesinin titreşimleri ve hafif gürültüsü bebeğinizin uyumasına yardımcı olur.
Bazı çaresiz ebeveynlerin kurutma makinesi üzerine bebek koltuğu koyduğu bile görülmüştür. Bir rutin geliştirin. Yemek zamanı, banyo zamanı, kucak zamanı ve hikaye zamanı doğal olarak yatma zamanına yol gösterecek bir alışkanlık sağlayacaktır.

9 Şubat 2011 Çarşamba

bebeklerde ideal kilo

Bebeklerdeki büyüme boyları ve kiloların hızlıca ilerlemesi normalin altında olduğunda bunu çeşitli yöntemlerle normal seviyeye ulaştırmak mümkün olabiliyor. Özellikle annne sütütüyle beslenen bebeklerde boy ve kilo gelişmesi daha hızlı bir şekilde oluşur.
Bunun yanı sıra gereğinden fazla şekilde bebeklerini emziren annelerin çocuklarında obezite riski oluşabilmektedir. Anne sütüyle beslenme dönemi normal zamanda bitirilmeli ve sonunda ek besinler tercih edildiği zaman anne sütüne en yakın besin grupları tercih edilmelidir.
Özellikle erken doğumla meydana ğelen prematüre bebeklerdeki sorunlara karşı beslenme planı dahada ön plana çıkarak hayati öneme sahip oluyor. Pramatüre bebeği en iyi şekilde besleyerek gelişmesini sağlamak için mutlaka doktorlar kontrolünde besin seçimi yapılmalıdır.
Bebek bakımıyla ilgili ihmal edilen konular ileriki yaşlarda istenmeyen şekilde sağlığını etkileyebilir. Anneler bebek bakımıyla ilgili olarak ne kadar eğitimli ise bebeğin gelişim çağında olumsuzluktan etkilenme riski o oranda azalacaktır.